Home
Search
Explore
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.40
Jules verne kitaplarını okumak bana hep iyi geliyor. Hikayelerin sonunda hep şaşırtıcı son oluyor. Hikayeler hem gizemini koruyor hem de umut etmek gerektiği güzel anlatıyor. Karpatlar şatosu'da gizem, sırlar, aşk, kıskançlık, yoldaşlık, merak ve batıl inançlar üzerine güzel hikaye.
Ataist bir yazarin son kitabı ve gerçekten neyi umarak yazdığını merak etmedim değil.Yazdıktan sonra birçok tartışmaya neden olmus kendisi.Cunku bir çok dine ucu dokunan alaycı, ironik bir dille kaleme almış kitabı.
Felsefik bir bakış açısıyla bakmak gerekirse eger insana dinini sorgulatip ya dinden çıkarır ya da dinini daha da güçlendirir.
Ama bana kalırsa;
Bir müslüman olarak okurken karşımda sadece aklı dengesi yokmuscasina, öyle olmasini istediği bir var olusculugu anlatir gibiydi, işin eglencesindeymiş sanki
Kabil'e hak vermemizi istemis .Kötünün neden kötü olduğunun hesabini da iyilerden sormamizi mantıklı bulmus ve Allah'ın adaletini sorgulamamizi ummus.
Bana kalırsa zaman ayırmaya değmeyecek bir kitap. Ben okurken acaba daha ne kadar sacmalayabilir gözüyle okumaya devam ettim çünkü.
·
Not rated
Kitabı beğenen var mı ? Yeni başladım . Şu an çok heyecanlı gidiyor ama okuyanlarda var mı merak ediyorum . Önerebileceğiniz kitaplar var mı bu sayede bilgi alabilirim .
Spoiler içerebilir!
Bir kesimde körlük salgını başlamasıyla birlikte ilk körler, hastalık daha fazla yayılmasın diye zorla boş olan bir akıl hastanesinde karantinaya alınıyorlar. Bu hastanede toplumun farklı kesimlerinden ve farklı görev tanımı olan insanlar bulunuyor. Bu ülkede yalnızca bir kişi kör olmuyor; o da göz doktorunun karısı. Ama eşini bırakmak istemediği
·
Not rated
İnsanoğlunun görünce yaptıklarının sınırı olmazken bi de görmeden yaptıklarının sınırsızlığını izletiyor ..okunmalı diyorum Bir an hiç an oluyor ..sahi körlük süt denizi görmek midir
“Ölülerin yanından onları görmeden geçip gitmek, çok eskiden beri insanlığın alışkanlığıdır.” Ucu bize dokunmayan şeylerin dokunacağını anladığımızda verdiğimiz kıymeti, her durumdan kendine bencilce pay çıkaranları, kötü olan her şey eski haline döndüğünde dönüşülen nankörlükleri böylesine bir gerçeklik ve inanılmaz bir mecazla anlatmak. Yoran ama bıraktırmayan bir anlatım ve iyi ki okudum dedirtmek.
71 syf.
9/10 puan verdi
Okuma Üzerine (Sur la lecture)
Bu eserde, Proust’un çocukluğundaki okuma serüvenini, okumalarını gerçekleştirdiği ortamları ve okumaları üzerine uzun uzadıya yapılan betimlemelerine tanıklık edeceksiniz. Oldukça yoğun bir anlatıma sahip olan yazarımızın anlattıklarını anlamak için tekrar tekrar okumanız lazım gelebilir.Yazar, okuma üzerine merak edilen soruları cevaplarını da içinde taşıyacak biçimde okuyucusuyla buluşturuyor. Yazar eserinde, Okumak nedir? Bir kitap bizi nasıl ve ne şekilde etkiler? En çok kim okur? Okumaya en çok kim ihtiyaç duyar? Yazar kime denir? Eski kitapları değerli kılan şey nedir? Nasıl okumalıyız? Sorularına cevap bulmaya çalışmıştır.
***
Proust, bireyler arasındaki yapmacık dostluk ilişkisinin bir kitapla çıkarsız bir ahbaplığa dönüştüğünü söyler. Kitaplarda sahte sevimlilik yoktur. Geceyi bu dostlarla geçiriyorsak, bu, gerçekten istediğimiz içindir. Kitapları üzülerek terk ettiğimizde bile onların hakkımızda kötü düşüncelere sahip olmadığını bilir ve rahatlarız. Okumanın bütün dostluk endişelerimizi dindirdiğini ifade eder ve sadece okuma ve bilme yoluyla zihnin “ en görgülü hali”ne kavuşacağını vurgular.
***
Marcel Proust, bu eseriyle okuma üzerine okurlarına farklı bakış açıları sunmuş, özgün bir dille keyfine doyulmaz bir eser meydana getirmiştir .Bu kitabı okurken kendinizden biraz uzaklaşacak, güzel bir seyahate çıkacaksınız. Okumayı mesele edinen bibliyofillerin dikkatinden kaçmaması gereken bir eser. Keyifli okumalar!
Sürekli okumam tavsiye edilen benim de fazlasıyla beklentim olan bir kitaptı ve evet çok beğendim, beklentimi karşıladı. Olay örgüsü sizi içine çekiyor ve devamını merak etmekten kitabı bırakamıyorsunuz. Betimlemeler güzel okuduklarınız gözünüzde canlanıyor ve bu kitabı yaşamanızı sağlıyor. Gören gözlerin önemini en temel ihtiyaçlarımızın bile buna bağlı olduğunu, gerçekleri göremeyen bi gözün de fizyolojik olarak körlerden bir farkı olmadığını anlatıyor.
"Dans etmek bir çığlığı susturmak mı?" Dansa Davet, 1518 yılında görülen, dünyanın en ilginç toplumsal geçmiş vakalarından birinin hikâyesini anlatıyor. Strasbourg'da açlık ve sefaletin, insan cinayetinin sürüklediği bir yokluğun hüküm sürdüğü zamanlarda, ıstırabından aklını yitiren bir kadın, sokaklarda aynı anda dans etmeye başlar. Kısa bir süre içinde ona katılanların sayısı giderek artar ve "Dans Vebası" tüm şehri esir alır. İnsanoğlunun yaşadığı ağır travmalar sonucunda bilincini yitirip ölene kadar dans eder. İntihar Dükkânı'nın yazarından, "kurgu hikayelerinden çok daha lezzetli bir gerçekliği anlatan" masalsı bir roman...
merhabalarr
benim için zor olan bi okuma deneyimini daha geride bırakmış oldum. jean teule ile ilk defa bu eserinde tanıştım ve pek de mutlu olduğum söylenemez. kitaba başlarken beklentilerim daha başka şeylerdi. aslında konu olarak bi sıkıntı yok az çok tahmin ettiğim şekilde ilerledi ama yazarın dili mi yoksa akıcılık mı bilmiyorum bi eksiklik