Talihsiz şartlarda doğmuş bir kadının, talihsizliklerle geçen hayatı anlatılıyor.
Hikaye kahramanın ağzından aktarılıyor. Kahramanımız, "benim yaptıklarımı okuyun ki siz de aynı hataya düşmeyin" mantığından yola çıkarak hayat hikayesini yazmaya başladığını söylese de, bence dönemin şartlarına da göndermeler yapıyor. Çünkü hapishanede doğduktan sonra önce böyle çocuklara para karşılığı bakan bir kadının yanına veriliyor. Sonra bir eve hizmetçi olarak veriliyor ama o kadar güzel ki evin iki erkek kardeşi de kızcağıza aşık oluyor. Önce biriyle ilişki kurup, sonra diğeriyle evleniyor. Sonra kocası ölüyor. Tabi parası yok. Çok genç ve hayatta kalması gerekiyor. Parlak bir evlilik yapmalı. Çeyiz olarak yüklü bir para getirmezse bu güzellikle ancak metres olabilir. O da kendini zenginmiş gibi gösteriyor ve evleniyor. Talihsizlik bu ya o da öz kardeşi çıkmasın mı? Yıllar sonra tekrar yalnız kalan kahramanımız türlü şeyler yaşıyor buna benzer. Kimsenin metresi olamayacak ya da evlenemeyecek yaşa gelince de azılı bir hırsız olup çıkıyor. Ama sonu mutlu bitiyor. Mutlu sonları severim.
Herkes okumalı diyemem ama hayat hikayeleri okumak isterseniz, dönemin şartlarını merak ediyorsanız tavsiye ederim.
Kitapla ve sevgiyle...