Kitap; yazarın, aynı zamanda şairdir de kendisi, aşık olduğu kadına karşı yoğun duygularını, düşüncelerini, özlemini, aşkını... Anlattığı mektuplardan oluşmakta. İlkin aşkının karşılık bulduğunu, sonrasında ise sevdiği kadının başka bir yere gidip, yazarı terk edip, kendi hayatına devam ettiğini görüyoruz. Hassas kalpliler için okunması güç mektuplar doğrusu. Bir de bunu yaşayıp yazanı düşününce ayrı bir üzülüyor insan.
Mektuplarda, yoğun aşk ve ıstırabın bir insanı nasıl perçeminden tuttuğuna şahitlik ediyor, insan fıtratını yakın bir mercekle müşahede ediyoruz. Yazar, dinimize ve değerlerimize ters düşen bir aşk yaşantısının girdabında, yine inançlarımıza ters düşen söylemlere ara ara yer vermekte (Bu kısımları okurken atlıyorum). Ve tabii ki okudukça Bediüzzaman hazretlerinin : "...haram sevmekte bir kıskançlık elemi ve firak elemi ve mukabele görmemek elemi gibi çok ârızalar ile o cüz'î lezzet, zehirli bir bal hükmüne geçer..." demesi geliyor hep aklımıza.