288 syf.
·
Not rated
Kadim felsefelerin ve tasavvufun önemli düsturlarından biri olan “kendini bil” anlayışına biyolojik açıdan ulaşmanızı sağlayacak bu güzel kitap, sindirim sistemimizin genel işleyişi hakkında bilgi verirken sağlıklı bir mikrobiyotaya sahip olmanın önemini ve bunu sağlamak için neler yapabileceğimizi anlatıyor. Kitaptaki resimler ve esprili dil kitabın değerini bir kat daha arttırmakta.
Mücadelenin Kahramanı : Martin Eden
Martin Eden: dünya edebiyatının en ünlü kahramanlarından biri. Jack London, bu ünlü karakteri ortaya çıkarırken kendi hayatından pek çok yaşanmışlığı onun üzerinden okuyucusuna aktarır. İşte tam da bu nedenle yarı otobiyografik bir roman sayılmaktadır Martin Eden.
Hacimli bir eser olmakla birlikte Jack london'ın akıcı dili eseri kolaylıkla
Spoiler İçerebilir
Cesur Yeni Dünya- Aldous Huxley
Uzun uzun tarihsel olarak edebi değer olarak vs. İnceleme yapanlardan özür dileyerek ben de naçizane bir şeyler karalıyorum..
Yazarın önsözünde de söylediği gibi kitabın konusu, bilimin ne kadar geliştiği, nasıl ilerlediği veya niçin ilerlediği değil bilimin gelişmesinin bireyler üzerindeki etkisidir. Bunu eser
Birinci Cilt Üzerine
İkinci Cinsiyet. 1949’da yayımlandığından bu yana sayısız insanın zihninde yankı uyandırmış, sayısız insana ilham olmuş bir eser. Artık ben de o insanlardan biriyim. Dilimize ilk olarak Payel yayınları tarafından “İkinci Cins: Genç Kızlık Çağı, Evlilik Çağı ve Bağımsızlığa Doğru” olarak çevrilmesine karşı, 2016 yılında Gülnur Acar Savran
272 syf.
9/10 puan verdi
fikrimce kitapta hüküm süren genel tavır düşünüldüğü kadar yumuşak olmayabilir; velhasıl bu yeni dünyadaki politikalar fiziksel olarak çok şiddetli olmasa da insan ilişkilerine, aile kurmaya, çocuk sahibi olmaya, zihin gelişime daha doğrusu asıl olarak soyarıtımının (eugenics) toplum üzerindeki sonuçları üzerine yazılmış bir distopyanın kırılmalarını yansıtmaktadır.
düşün ki çocukları "bokanovsky" denilen süreçle yetiştiriyorsun, doğadan ve kitaplardan uzak tutuyorsun, tıpkı fahrenheit 451'de entelektüel kelimesinin hakaret olarak algılanması gibi ebeveyn kavramının, biyolojik bağın hakaret olduğu bir toplumdan, madde ile insanlara suni bir mutluluk halinin sunulduğu bir toplumdan bahsediyoruz. evet, ileri düzeyde bir toplum inşası mevcut; kitap bu açıdan yaşlanmanın olmadığı, cinsel özgürlüğün ve genetik manipülasyonların hüküm sürdüğü bir cennet olarak da tanımlanmış kimi çevrelerce (bkz: j.b.s. haldane)
kitabı okurken, içimden bu cennet diye olarak tasvir edilen toplumu benimsemek gelirken bir yanımda ağır duygusal olduğundan mıdır bilinmez bir türlü kitapların yasaklanması, ilişkilerin yasaklanması ve belki de bireyi birey kılan temel özellik olan seçim özgürlüğünün elinden alınması romanın bana distopya olarak yansıması yol açtı.
Dünyanın Ölçümü, Daniel Kehlmann
Dünyanın Ölçümü genel olarak bilimle ve özellikle matematik, coğrafya, biyoloji ve astronomi gibi konulara ilginiz varsa severek okuyacağınız bir kitap. Dünyayı ölçmenin peşine düşmüş matematikçi Gauss ile doğabilimci Von Humboldt'un
hayatlarını birbirine paralel olarak anlatıyor. Bu iki bilim insanının gözünden dünyaya ve insanlara bakıyoruz.
Alman aydınlanma çağı'nın iki bilim adamı, doğabilimci, coğrafyacı ve kâşif Alexander Von Humboldt ile 'matematiğin prensi'
Carl Friedrich Gauss, 'dünyayı ölçmek' istemektedirler. Humboldt, Güney Amerika'nın balta girmemiş ormanlarında,
sarp ve kayalık dağlarda her ırmağı, her gölü, her yükseltiyi, her alanı ölçmeye kalkışır. Gauss ise,
evlendiği gece bile, aklına gelen bir formülü not etmek için karısının koynundan fırlayacak kadar tutkuludur.Kendilerini tutkularına
öylesine vermişlerdi ki dünyadaki savaşlardan bile haberleri yoktur. İki bilim adamı, 1828'de Berlin'deki bir bilim kongresinde
buluştuklarında, kendilerini avrupa'yı kasıp kavuran politik çalkantıların ortasında, aslında hiç tanımadıkları bir dünyada bulacaklardır.
