İnsan bu anlamsız hayata anlam uydurmaya muktedirdir. Bunların bazılarının fiziksel kökeni varken (renk diye bir şeyin gerçekte olmaması gibi), bazıları bizim sosyal anlamda yardımcı olması için uydurduğumuz yapay hakikâtlerden oluşur (ülke sınırları, evlilik, din, ırk gibi).
Bu yapay hakikâtlerin arasından çıkan bir ilginç unsur da sayılara verdiğimiz anlamdır. Yazar "Binyılı Sorgulamak" başlığını kullanırken bir "kültürel çağ" teşbihi yapmamış, direkt "milenyum" kavramını, ve bununla gelen 00 sayısına olan düşkünlüğümüzü sorgulamış.
100. yılları neden kutluyoruz, bizim için uydurduğumuz takvimin neden önemi var? Özellikle Batı'da çok tartışıldığı üzere 21. yüzyıl 2000'de mi, yoksa 2001'de mi başlar? (Zira milat 1 ile başladığı için matematiksel olarak milenyum 1 Ocak 1001 veya 2001'de başlamalıdır; ama biz 1 Ocak 2000'de kutlamayı severiz). Ve bu tarih neden tartışılır?..
Konu biraz anlamsız gelebilir ancak asıl anlamsız olan, zamanı saat, gün, hafta, yıl diye bölmemiz ve sonra bunların içinde çocuk gibi oynayıp, örneğin doğum günü kutlamamızdır. Anlamsız şeylerden biri olan bu rakamsal takıntı üzerinden insanlığın ne yapmaya çalıştığını okuyup siz de sorgulayabilirsiniz.
(Benzer kitap önerisi: Yunanlar Kendi Mitlerine İnanmışlar mıydı?)