Kitap yorumum
Serinin son kitabını da bitirdim ve bayıldım karakterler olsun konu olsun çok özgündü şaşırdığım kısımlar da oldu tahmin edebildiğim kısımlarda Şehrazad ve Halid karakterleri hep aklımın bir köşesinde olacak
·
Not rated
KALBİMİ BAŞKASINA GÖNDERDİN-EMİNE ŞENLİKOĞLU
Merhaba.Uzun bir aradan sonra kaldığım yerden devam ediyorum.Roman başlarda sıradan bir yasak aşk hikayesi gibi görünse de, öyle olmadığı sonradan anlaşılıyor.Nihat, sekreteri olan Hacer'e aşık olur ve karısını boşar.Nihat, sekreteri ve de dul olduğu için Hacer'i kolay lokma sanır.Ama kazın ayağı hiçte öyle değildir.Hacer onu reddeder.Nihat'ın yuvası dağılır.Nisan ve çocuklar perişan olurlar.Çok sonradan anlar Nihat,her kuşun etinin yenmeyeceğini.Bu arada üç yıl geçip gitmiştir.Nihat pişman olur.Nisan'dan af diler,yalvarır.Nisan Nihat'ı kabul etmez, ihanetini de af etmez.Kendine yeni bir yol çizmiştir Nisan, hem artık yalnız da değildir.Artık Nisan'ın kalbinde yeller değil, eller esiyordur.Eski Türk filmi gibi.222 sayfa.Akıcı ve sürükleyici.Özellikle şu sıkıntılı süreçte, kafa dağıtmak isteyenler için ideal diyebilirim.
Sevgiyle kalın.
Alıntı:
-Bozuk düzende önce insanlar bozulurmuş, buna inanıyorum artık.Erkeği kadını heyecan peşinde... İrade sıfır.
(S.136)
- Anne daha bir yıl önce:'Asla evlenmem',
diyordun.Ne oldu?
-Kızım, fikirler mevsimler gibidir, zamanı gelince değişir yavrum.
(S.134)
-Allah kulunu iki halde bulur, ya Allah'a koşarken, ya Allah'tan kaçarken.
(S.189)
-Aşkın insanı kör eden bir taraf olduğu gibi, hainleştiren tarafı da vardır.
(S.181)
-Aşksız da olursun, yeter ki sevilen ol.
(S. 222)
KALBİMİ BAŞKASINA GÖNDERDİN-EMİNE ŞENLİKOĞLU
Merhaba.Uzun bir aradan sonra kaldığım yerden devam ediyorum.Roman başlarda, sıradan bir yasak aşk hikayesi gibi görünse de öyle olmadığı sonradan anlaşılıyor.Nihat sekreteri olan Hacer'e aşık olur ve karısını boşar.Nihat, sekreteri ve de dul olduğu için Hacer'i kolay lokma sanır.Ama kazın ayağı hiçte öyle değildir.Hacer onu reddeder.Nihat'ın yuvası dağılır.Nisan ve çocuklar perişan olurlar.Çok sonradan anlar Nihat , her kuşun etinin yenmeyeceğini.Bu arada üç yıl geçip gitmiştir.Nihat pişman olur.Nisan'dan af diler,yalvarır.Nisan Nihat'ı kabul etmez, kendine yeni bir yol çizmiştir.Hem Nisan artık yalnız da değildir.Artık Nisan'ın kalbinde yeller değil, eller esiyordur.Eski Türk filmi gibi.222 sayfa.Akıcı ve sürükleyici.Özellikle şu sıkıntılı süreçte, kafa dağıtmak isteyenler için ideal diyebilirim.
Sevgiyle kalın.
Bu kitabı o kadar çok yarım bıraktım ki...
Serinin İlk kitabı beni ciddi anlamda etkilemişti fakat Gül ve Hançer'e alışmam çok uzun zamanımı aldı.
İlk yüz sayfa altı ay kadar süründü elimde
Sonrasında kitap bir anda canlandı ve bir gecede de bitti.
Yine de yazar bir takım duyguları tam yansıtamamış bu kitabında.
İlk kitabıyla kıyaslamaya kalksam ikinci kitaba yazık olur bu yüzden kendi çapında değerlendirdiğimde çok da fena bir kitap değildi :)
Gazap ve Şafak'tan sonra ikinci kitabı pek beğenemedim. Olaylar kitap hacimli olsun diye uzatılmış gibi. Beni biraz okumaktan uzaklaştırdı.
Kitapla kalın. Edebiyatla kalın.
590 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Selamlar ki, şeker dudaklıların vuslatı gibi içtendir, elbette onadır. Hasretler ki, aşıkların avazı kadar yanıktır, elbette onadır. Övgüler ki, özlem sözlerince füzûn ve arzular ki sevgililerin saçları misali uzun, ona, hep ona, hep onadır. O ki güldür, o ki sevgilidir, bütün mecburiyetler onadır.
Çölde alevlerle küfürler kavururken insanlığı ve bir gün ortasında kızıl kayalara çarparken vahşetlerin tutuşturduğu dalga dalga nefesler, bir melek adını andı onun. Sözcükler henüz yetim, sevgiler hançer sokumlarına mahkûmdu. Goncalardan kan damlıyordu gülistanlara ve çırçır böceklerinin rüya aralığında cinayetler işleniyor; babalar kızlarını toprağa diri diri gömüyordu. Cinnet karargâhına dönen yüreklerde hep aynı boşluk vardı ve masum kelebekler çarmıha geriliyordu, yalnızca masum oldukları için...
Zaman öyle bir zaman, mekan öyle bir mekandı… Ebabiller kara yere kararken Ebrehe’nin fillerini, gonca ana rahminde yetim kalıverdi. Kabe’nin duvarını bir kırlangıç kucaklamıştı oysa, çığlık çığlığa… Ardından bir şair kollarını açıp haykırmıştı: “Yaklaşıyor yaklaşmakta olan!.. Yaklaşıyor yaklaşmakta olan!.. Yaklaşıyor yaklaş…”
Avizesi cevza, ışığı dolunay idi gecenin... Yaklaşmakta olan, bir gül olup açtı ve yeminler edildi ömrüne. Gül açınca taşırdı insanlığın sevinç ırmaklarını ve dünya ilk kez dünya olduğunu hissetti. Bir bülbül gülün aşkına yanmış, yanmaktan kana boyanmıştı. Anlatıyordu: Zaman o gül gibi gül görmedi zamân olalıGülün güzelliği dillerde dâsitân olalı Peygamber Efendimizin hayat hikâyesi…
