“Bence kitaplar notaya, sohbet ise şarkı söylemeye benziyor.”
Teorik olarak aklımıza yatan, deneyimlemeden doğru olduğu kanısına vardığımız milyonlarca düşünceye sahibizdir çoğumuz. Buna eminim. Başımıza gelmeden, bir olaya uzaktan bakmak ve yorum yapmak huy haline gelmiştir bir çoğumuzda. Kitaplardan okuduğumuz bilgileri kendi akıl ve mantığımıza uydurup konuşmayı pek severiz. Doktor Andrey de öyleydi.
Altıncı Koğuşta yatan akıl hastalarına sadece uzaktan bakmış, koğuşun berbat koşullarını adeta görmezden gelmiştir. Ona göre insanlar zaten ölecektir, nasıl ve ne şartlarda yaşadıklarının çok önemi yoktur. Bu yanılgıdan kurtulmak için başına bir şeyler gelmesi gerekiyordur ve nitekim geliyordur da..
Bu 68 sayfalık kısacık novella beni okurken adeta mest etti. Kurulan cümleler, özellikle akıl hastası İvan Dmitriç’in dünyaya bakış açısı ve nasıl delirdiğinin anlatıldığı kısımlar beni etkiledi. Yazar Çehov, karakterlerin ruh analizlerini o kadar derin ve gerçekçi yapmış ki sanki siz de altıncı koğuşta bir sandalyede oturup izliyorsunuz olanları. Mükemmel bir eser. Mutlaka okunmalı ve okutulmalı. Tez elden yayalım dostlar :)
Güzel bir kitabı bitirmenin huzuru ve üzerimdeki hoş etkisiyle herkese nice kitaplı günler diliyorum. Sevgiler
#alıntı
“Tanrım, öbür dünyada cehennem gerçekten yok mu? Bu alçaklar yaptıklarından ötürü bağışlanacak mı? Nerde adalet?”
Altıncı Koğuş, Anton Çehov