"İncim?"
"Günaydın..."
"Sana da günaydın komşu kızı..."
Tam istediğim bir mahalle ortamı aslında, sıcak, samimi, herkesin birbirini tanıdığı, birbirini koruduğu güzel bir mahalle. İnsanın içini ısıtan, çok samimi, içimi kıpır kıpır eden bir kitaptı. O kadar kaliteli karakterleri vardı ki, insanın gerçek hayatta aradığı aile ilişkisi, dostluk ve tabikii Aşk.. İsmail ve İnci♡ Kendilerini bir anda öyle bir entrika içinde buldularki, her şey birbirini tamamladı, kader oyununu oynadı resmen. Mahallelinin İnci'ye yenge demesiyle, İsmail'in bunu benimsemesi ve ailelerin yanlış anlamalarıyla başladı İsmail ve İnci'nin aşkı.
"Babam az önce ne verdi?"
İsmail cevap verirken nefesinin daraldığını hissetmişti.
"Seni."
"Kime verdi?"
"Bana."
İşte böyle bir kitap bu. Yanlış anlaşılmalara başlayan, İnci'yi istemeye gittiğinden bile haberi olmayan, elinde mandalinalarıyla gelen bir adet İsmail :) Bu iki inatçı ve aşık çifti okumalısınız.
"Ben yaralı kurt sen kınalı kuzu, biraz cilve aşkın biberi tuzu
Sanki biraz naz ediyorsun ama senin bana gönlün var gibi gibi
Yüzüme karşı git diyorsun ama sanki gözlerin kal der gibi gibi
Arpa buğday yan yana orak istemez
İsmail şahlandı mı durak dinlemez
Sanki biraz naz ediyorsun ama senin bana gönlün var gibi gibi
Yüzüme karşı git diyorsun ama sanki gözlerin kal der gibi gibi"