"Bu dünyada her şey siyah beyaz değildir. Bazen iyi insanlar da hata yapar. Bazen masum insanlar yapmadıkları şeyler yüzünden içeri tıkılırlar. Bazen de gerçekten kötü olanlar yaptıkları şeylerin bedelini asla ödemek zorunda kalmazlar."
Özel dedektif olduğunuzu düşünün. Gizemli olayları çözmek, gerçekleri ortaya çıkarmak sizin işiniz. Sıradan bir gün bir cafede oturmuş bir şeyler içerken, maillerinizi kontrol ediyorsunuz ve bir maili açıyorsunuz. 25 yıl önce kaçırılan 3 yaşındaki bir kız çocuğuna ait bir fotoğraf çıkıyor karşınıza. Buraya kadar her şey normal görünüyor değil mi? Fotoğrafa dikkatli bakınca şaşırtıcı bir gerçekle yüzleşiyorsunuz. Çünkü o fotoğraftaki çocuk sizsiniz.
Çocukken kaçırılmış olduğu gerçeği Jessica'yı şok eder. Tüm duyguları, düşünceleri alt üst olur. Artık etrafındaki herkese, her şeye farklı bir gözle bakmaya başlar. Hayatını geri kazanmanın tek yolunun geçmişi öğrenmesi den geçtiğini düşünür ve ipuçlarını takip etmeye başlar.
Jessica aslında kim? Annesi babası kim? Tüm hayatı bir yalan üzerine mi kurulu?
Başlarda biraz durağan ilerlerse de sonra gayet güzel ilerledi. Güçlü, cesur kadın dedektif hikayelerini seviyorum galiba Gereksiz uzatılmamış, detaylardan uzak, kolay okunan güzel bir kitap.
Herkese keyifli okumalar dilerim