Gözlerini açtığında dünya bembeyazdı. Korku ve şaşkınlık içinde etrafına bakındı, ama görebildiği tek şey bembeyaz bir boşluktu. Bu, aniden kör olmaya başlayan bir grup insanın yaşadığı kabusun sadece başlangıcıydı.
Körlük, modern toplumun karanlık ve aydınlık yönlerini ustalıkla işleyen bir roman. Yazar, sade ve etkileyici üslubuyla okurlarını derin bir sorgulamaya sevk ediyor. Körlük metaforu üzerinden, bencillik, açgözlülük ve ahlaki yozlaşma gibi modern toplumun zaaflarını gözler önüne seriyor.
Körlük salgını hızla yayılırken, şehir kaosa sürükleniyor. Yetkililer yetersiz kalıyor, temel ihtiyaçlar karşılanamıyor ve toplumun en zayıf kesimleri daha da savunmasız hale geliyor. Bu vahşi ortamda, ahlaki değerler yerini vahşete ve şiddete bırakıyor.
Ancak bu karanlığın içinde bile umut ışıkları sönmez. Görme yetisini korumayı başaran bir grup insan, körlere yardım etmeye ve düzeni yeniden sağlamaya çalışır. Bu grubun lideri, vicdani pusula işlevi gören "Doktorun Karısı"dır. Gözünü kar etmeden doğru olanı yapmaya çalışır ve diğerlerine de ilham verir.
sürükleyici bir roman olmanın ötesinde, aynı zamanda felsefi bir sorgulama da sunuyor. Okurlarını insan olmanın ne demek olduğunu, ahlaki değerlerin önemini ve zor zamanlarda bile umut etmenin önemini düşünmeye teşvik ediyor. Bu roman, her yaştan okurun keyifle okuyabileceği ve uzun süre etkisinde kalacağı bir başyapıt.