Millet bünyesinde inkılâplar Mektuplar başlar ve her milletin kendine özel olan mektebi vardır. Millî mektep zihniyet ve orfleriyle metotlari ve mufredatlariyla hatta binasının yapı tarzıyla kendini başka milletlerinkinden ayırır. Bizde vaktiyle medrese milli mektepti. Lâkin milletin ruhu ve içtimai inkişafını takip edememiş ve cihanın fikir ve irfan hayatiyle bağlarını çoktan koparmış olduğundan olduğu yerde enkaz halinde yıkıldı, çöktü.
Herkesin mutlaka okuması gereken bir kitap. Kitabın sonlarına doğru gözlerim dolu dolu okudum. Medrese ve mektep kavgası ile başlayan kitap sonra daha da derinleşiyor. Aslında o zamandan bu zamana bazı meseleleri halledememiş olmak oldukça üzücü...
Ömrünü inandığı şey uğruna harcayan bir adamın nihayetinde hayal kırıklığı ile bir başına kalmasın şahitlik edeceksiniz.
Bu dönem kitapları özellikle gençlere daha fazla okutulmalı. Zira tarihin tekerür ettiği apaçık ortada. Bu ülkenin ne güçlüklerle kurulduğunu böyle kitaplar sayesinde daha da derinden hissediyoruz. Okuduğunuzda ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Bir roman düşünün : Herkesin yeni devlet heyecanıyla ülkesini ilerletmeyi ne kadar candan istediğini anlatıyor.
Bir roman düşünün: Modern olmakla batılı olmayı, gelişmiş olmakla köylü , Anadolulu, kapalı olmamayı aynı zannedenleri anlatıyor.
Bir roman bir zamanlar üst kesim olarak görülen nispeten mektep medrese görmüş kimselerin insanları zorla bizim kültürümüze ve tarihimize nasıl düşman ettiklerini anlatıyor.
Bir roman örgülü saçı bile gericilik , istediğiyle yatmayı modernlik olarak gösterenlerden bahsediyor.
300 küsur sayfa 50li yaşlarında iken 25 yaşındaki öğrencisi ile yatmasının gururunu yaşayan bir doçent kadını konu alıyor. Son sayfalarda pişmanlıktan bahsedermiş ve ondan intihar etmiş görünse de gururunu hiç gizlemiyor.
Roman Atsız, Fethi Tevetoğlu gibi ülkücüleri yerden yere vurmakta net solculuk propagandası yapmakta.
Kesinlikle okumaya değer
Emirdağ Lahikası'nda, Bediüzzaman Said Nursi geliştirdiği bu Kur'ânî tarz ile akıl, kalp ve duygu bütünlüğünü temin ederek iman hakikatlerini anlatmıştır. Böylece kelam, tasavvuf ve pozitif bilimleri terkip ederek Müslümanlara yepyeni bir bakış açısı sunmuş, mektep, medrese, tekke ayrılığını ortadan kaldırmıştır.
Mustafa Armağan'ın, Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı isimli eseri üç seriden oluşmaktadır. Okuduğum bu ilk seride, Abdülhamid Han'ın kişiliği, stratejisi, milletlerarası ve iç politika prensipleri, projeleri, icraatleri, ileri görüşlülüğü hakkında ve daha birçok hususta belgelerle hazırlanmış önemli bilgiler mevcuttur. Kitapta da bahsedildiği üzere Abdülhamid Han'ın icraatleri saymakla bitmez. Bu kitabı okumayı düşünenlere ve okuyacak olanlara ön bilgi niteliğinde olsun diye bu icraatlerden bazılarına değinmek istiyorum. Abdülhamid Han, imar faaliyetleri ile eğitim öğretim seferberliği başlatmış, cami, mektep, medrese, hastane, saat kuleleri, çeşme, köprü, gibi daha birçok eser yaptırmış ve halkı'nın hizmetine sunmuştur. Bu yaptırdığı eserlerin çoğunu da kendi şahsi parasından yaptırmıştır. Onun bu hizmetleri asla inkâr edilemez.
Abdülhamid Han'a "Kızıl Sultan", "Saraydaki Baykuş" gibi kötü sıfatlar yakıştıranlar, tarihimizdeki hakikatlere karşı kulağını tıkayanlar bu kitabı okuduklarında Abdülhamid Han'ın merhametli, cömert ve mükemmel kişiliğiyle tanışma fırsatı yakalayacaklar ayrıca nadide şahsiyetine ve zekâsına hayran kalacaklardır. Okuyacak olanlara keyifli okumalar diliyorum.
Kelimeler, kafamın içinde dönüp duran kelimeler...
Bana göre Shakespeare'in en iyi oyunu.
Bunun en büyük sebebi ise kelimeler...
Parfümün dansı, kelimelerin dansı, bilinmeyen bir kalemin kağıt üzerinde dansı..
Shakespeare okuyucuları bilir ki yazmış olduğu hiçbir eserin konusu özgün değildir, ya bir halk masalı, ya bir ozanın şiiri, ya mitoloji, ya da tarihte yaşanmış olaylardan esinlenerek
