“Balkanların Maxim Gorki’si” olarak adlandırılan, “serseri dahi” olarak bilinen bir yazar Panait Istrati. 51 yıllık yaşamında özgürlüğünün peşinden koşan, kalıplara girmeyi reddeden bir işçi sınıfı yazarı. Yoksul bir aileden gelen, babasını hiç tanımayan, annesinin çamaşırcılık yaparak okuttuğu Istrati, bir dönem Bolşevizm’e ilgi duymuş, ancak
Minka Abla
Romanya'dan gelen bir köy romanı. Nasıl Yaşar Kemal, Fakir Baykurt bizim köylerimizi detayları ile yansıtabiliyorsa Istrati de Tuna ırmağı kıyısını aynı incelikle yazmış. Konu dahi bizden, sevmediği bir zengin ile evlendirilen bir köylü kızının öyküsü.Eminim ki kendi dilinde okuyabilseydim çok daha beğenebilirdim. Akıcı, okunabilir, uzun bir öykü gibi.
MİNKA ABLA-PANAİT İSTRATİ,128 sayfa
Panait İstrati ile tanışma kitabım olan Baragan’ın Dikenleri’ni okuduğumda sanki Yaşar Kemal İnce Memed okuyor gibi hissettim.O betimlemeler, o doğa tasvirleri,suların sesi,otların hışırtısı İstrati değil de büyük yazarımız Yaşar Kemal yazmış gibiydi.Şimdi okuduğum bu kitapta aynı zevki yaşattı bana.
Yine
" Erkeğe zenginleşmek umudu verdin mi artık ruhunun işi bitmiştir."
Selam Arkadaşlar
Bugün sizlere iki aylık aradan sonra yine bir güzel Panait Istrati kitabı Minka Abla ile geldim.
Yazarın kalemini seviyorum her zaman olduğu gibi kitabın içerisinde ki tüm duyguları okuyucuya fazlasıyla geçiriyor.
Kısaca konusuna gelirsek hikayemiz aşk,yoksulluk, merhamet, cömertlik ve para sınırlarında en uç noktalar da geçiyor. İnsanlar arasında ki sınıf ayrımlarınına hiç önem vermeyen iyi insanların, en yoksullar arasından çıkabileceği gibi, en zenginler arasındanda bulunacağını önümüze seren bir kitap Minka Abla gibi yoksul bir köylü kızının, Sima gibi zengin birinin iyilik yapma üzerine farklı yollardan birbiriyle yarışına tanık olacaksınız.
İyilik melekleri etrafımızdan, dünyamızdan eksik olmasın
Ben kitabı çok beğendim ve kesinlikle tavsiye ederim.
Kitapla kalın dostlar
Bir Hayatı Kaç Parçaya Bölebilirsiniz?
Minka abla, bir aileyi kızları üzerinden anlatıyor. Romanya'da geçtiğini belirtmese yazar mekansız bir roman olarak biz coğrafyayı Anadolu'ya da taşıyabilirdik zihnimizde.
Romanın mekanı oldukça ilginç, doğal bir afetin adeta kıyısına kurulmuş bir küçük kasabada geçiyor. Onlarca yıl içerisinde bu doğal afet tekrarlanıyor ve bütün yerleşim alanları, tarlalar, hayvanlar büyük zarar görüyor.
Biz orada zenginleri, fakirleri, fırsatçıları, iyileri, kötüleri gözlemliyoruz. Elbette bütün bunlar olup geçerken Minka ablanın hazin hikayesini de takip ediyoruz.
Akıcı, keyifli ve usta işi bir roman olduğunu söyleyerek okumanızı tavsiye ederim.
125 syf.
·
Not rated
Kitap çok akıcı ve sürükleyici. Yormayan bir akış içinde istediği her mesajı vermiş yazar. Minka yirmili yaşlarında bir genç kadın. Yaşamını yoksullara ve köylülerine adamış, gözü kara ve herkes tarafından sevilen bir kadın. Babasının kararıyla, başka birini severken zorla sima isimli büyük bir tüccara veriliyor. Fakat zenginlik, bolluk ve saygınlık minkaya sevdiğini, yani minkusunu unutturamıyor.