Ah Balzac, sen nelere sebep olmuşsun. Fouché hakkında sarf ettiği birkaç olumlu cümle ile Stefan Zweig'in ilgisini çeker Balzac. Zweig Fouché’yi araştırmaya durur ve sonuç itibarı ile bu harika eser çıkar ortaya. Polisiye heyacanında bir biyografi diyebiliriz. İnanılmaz derecede akıcı ve heyecanlı yazılmış. Zweig bencillik etmeyip dünyaya erkenden veda etmeseydi de, 20 - 30 tane daha böylesi eser yazsaydı ne olurdu sanki? Tarih roman tadında yazıldı mı, ki bu kitapta öyle, tarih okumak hiç sıkıcı olmaz, aksine çok heyecan ve keyif verici olurdu. Robespierre ve Napoleon gibi, gücün zirvesinde ve öfke krizleri anında gözleri hiçbir şeyi görmeyen sıcak kanlı depsotların yanında barına bilen, diplerinde olmasına rağmen de onların gözü önünde yine onların kuyusunu kazma cesareti gösteren soğuk kanlı, hesapçı ve muhteris bir insan Fouché. Güç ve çakallarla dansını izlemek, o siyaset dehalarıyla giriştiği güç kavgalarını okumak adeta ustalara karşı satranç oynayan bir büyük ustanın, ustaların ustasının onları nasıl mağlup ettiği oyunları izlemek kadar zevkliydi. Zweig'ın yazma ve bilhassa biyografi yazma kabiliyeti yine yanıltmıyor bu kitapta. Keyifle okudum.
Kitapla kalın...