“İstek vadisi, yola çıkmanın ilk şartıdır, neye talip olduğunu bilerek aşılır. Aşk vadisi; himmet, gayret ve şevkten oluşan büyük bir tutkuya sahip olarak aşılır. Marifet vadisi; yolda kendini bilerek, kendinden hareketle eşyayı tanıyarak, neye hizmet ettiklerini bilerek Allah’ın hudutlarını idrak ederek kendi haddini bilme noktasına gelince aşılır. İstiğna Vadisi ise Allah’tan başkasından bir şey istemeyerek, O’ndan başkasına muhtaç olmadığını bilerek aşılır. Tevhid Vadisi; Çokluktan vahdete yürüyerek yani birliği seyrederek, insanın baktığı her şeyde Allah’ı görmesiyle aşılır. Tevhid Vadisi’nden geçen, Hayret Vadisi’ne ulaşır. Buradaki hayret şaşkınlık değil, Allah’ın yarattıklarına, kendisine olan hayranlıktır. En sonunda ise Fakr-u Fena Vadisi’ne varılır. Bütün vadilerden geçen insan her şeyi Allah’la bütünleştirmeye başlar. Her şeyde Allah’ı görür. Bu kendi benliğini ortadan kaldırmaya varır. Kitabın sonunda kuşlar Simurg olarak tecellide aynada kendilerini görüyorlar. Burada vahdet-i vücud meselesine derin atıflar var.”
Kitabın sayfalarında, kuşların her birinin yol boyunca kendilerine göre ürettiği mazeretler, Hüthüt’ün hepsine mantıklı açıklamalar yaparak bıkmadan usanmadan yedi vadiyi aşıp, yolun sonuna ulaştırma gayreti size insanoğlunun ne kadar mazeretçi olduğunu gösterecek. Sadece bu açıdan bile muhakkak okunması gereken bir eserdir.