Alamut kalesinden büyük Selçuklu sarayına kadar geniş bir haznede gidip gelen müthiş bir macera. Hasan sabbah ve haşhaşiler ile yazılmış en güzel kitaplardan...
318 syf.
10/10 puan verdi
Sadece muhteşem demek istiyorum, sonunu hiç böyle düşünmemiştim. Dört bölümü olan bir kitaptı.
İki hikâyeden oluşuyor kitap ;
Birincisi; Hasan Sabbah , Ömer Hayyam ve Nizamülmülk' ten bahsediyor.
İkinci kısmı; Ömer Hayyam' ın " Yazma" sının akıbeti anlatılıyor, ve bu yazma için gidilen İran yolculuğu ve bu yolculuklar esnasında İran' ın aslı anlatılıyor, çok etkileyiciydi.
Birinci hikaye kısmı ;biraz az anlatılmış gibi geldi bana. İyi ki daha önce Fedailerin Kalesi Alamut' u ve Ömer Hayyam rubailerini okumuştum. Çünkü daha çok , doğru sanılan yanlışları açıklamıştı, kitap.
Ömer Hayyam ile ilgili sanılanın aksine bir tablo çizilmesi çok hoşuma gitti. Cihan Ve Ömer .
Kitabın ikinci hikâye kısmı biraz daha farklıydı, Titanic kısmına gelince , nefesimi tuttum. Şirin'in o " Yazma' ya verdiği değer muhteşemdi.
Son kısmını yazmamayayım ki merak edenler okuyabilsin. Şimdiden iyi okumalar :)
Kitabın son sayfasında ( Türkçe Çevirisi Üzerine)şöyle diyor.
“ Okurun romanı bitirdiği zaman bir kez daha dönüp en başından okuna arzusu duyacağına eminim. “
Gerçekten de ideolojiler karşısında Vladımır Bartol ve Alamut yorumunu okuyunca acaba önce burayı mı okusaydım dedim , daha mı farkındalık içinde okurdum acaba? Kitap çok uzun olmasa baştan tekrar okumak istedim :)
Belki daha derin tarih bilgim olsa daha iyi yorumlayabilirdim.
Öncesinde Semerkant kitabını okumuş olmanın faydası oldu ön hazırlık oldu.
Titanic güvertesinde Rubaiyat!
Batı'nın gözbebeği Doğu'nun nadide çiçeğini taşıyor! Hayyam, bize nasip olan şu güzel anı keşke kalkıp görebilseydin!
Bu satırlar ile bitiyor kitap. İçeriğe uygun bir şekilde özetlemiş kitabı ibu son satırları ile yazar Amin Maalouf.
Yaklaşık 20 yıl önce okumuştum ilk olarak bu kitabı. Şimdi tekrar okuduğumda çok daha anlamlı buldum.
Semerkant.Amin Maalouf'un okuduğum ilk kitabı.
Ömer Hayyam ın Semerkant'a gelmesiyle,burada yaşadıkları ve rubaiyatın oluşmasını anlatıyor.Bunun yanında da iranın önemli kişilikleri olan Nizamülmülk ve Hasan Sabbah la ilişkilerini de ortaya seriyor.İkinci kısımda da Benjamin adlı kişinin Rubaiyatla tanışması,bulmasi ve kaybedişiyle son buluyor.
Kitapta en sevdiğim noktalardan biri Tarihi olayları bize masalsı bi anlatımla aktarması.Bu sebeple kitabı okurken masalsı anlatışıyla büyülendim ve öğrendiğim bilgiler neticesinde tatmin olarak ilerledim.
Ömer Hayyam Dönemin ünlü kişiliklerine nazaran(Nizamülmülk,Hasan Sabbah) yaşamdan beklentileri ve istekleri farklıydı.Kitapta da dediği üzere "Mutluluk tek düze yaşamda gizli".Ömer hayyamın da mutluluğu yıldızlardan, cihan dan ve rubaiyattan öteye geçmedi.Bu kitapla birlikte Ömer Hayyama olan hayranlığım daha da arttı.İçimden sık sık keşke rubaiyatların saf hali günümüze ulaşsaydı dedim.Kimbilir cihana hangi rubailerle seslenmişti bu en merak ettiğim şeydi kitapta.
Benim gibi meraklılarda varsa Nizamülmülkün Siyasetname eserinede göz geçirecektir.
Bu arada Mehmet Gürelinin Kimse bilmez adlı şarkısını bayılarak dinlerim ve rubaiyatlara göz geçirirken yani araştırma yaparken bu şarkının en sevdiğim yerlerinin Ömer Hayyamin rubaisinin olduğunu ögrenince aşırı mutlu oldum.Ve kahvemi de alarak şarkının keyfine vardım.Kitabı okumadıysanız okuyunuz derim ve rubailerle vedalaşayım.
Amin Maalouf kalemi çok akıcı bir yazar. Ömer Hayyam'dan başlayarak Titanik'in batışına kadar ki süreci çok iyi işlemiş, konuyu dağıtmadan sonunu getiriyor. Tarihi olayların gerçekliğine takılmazsanız okuması keyifli bir kitap.