Dumas'dan okudugum 3.kitapti ve beni en fazla zorlayan kitap oldu. Sanirim kafam da kitapta fazla doluydu Kitapta fazlaca yazim hatalari bulunuyor. Sanirim baski yapilmadan once epey gozden kacan harf hatalari olmus. Ama bu beni pek rahatsiz etmedi.
Dumas kitapta gercekten yaptigi Mısır ve Sina turunun yanı sıra uzunca Haçlı savasindan bahsediyor. Kendine, Fransiz olmasina, hristiyanligina methiyeler dizmeyi de ihmal etmiyor Turkler Onu surekli sasirtiyor:) Tarih seviyorsaniz, seyahatname tarzi kitaplar okumaktan zevk aliyorsaniz kitabi cok seveceksinizdir. Fakat ben kitaplarda savas sahnelerini okumayi pek sevmiyorum ve cok sıkılıyorum! Umarim siz severek okursunuz. Keyifli okumalar.
364 syf.
5/10 puan verdi
Ahmet Hamdi'nin okuduğum ilk eseri.Kitabın ismindende anladığımız üzere beş şehri kendi gordukleriyle, tarihi ve dini olarak bazı bazı hikayelerle anlattığı bir eser olmuş.Dili biraz ağır,osmanlıca eski kelimelerin olduğu bir kitap.Genel olarak seyahatname şeklinde bir kitap.Okurken insanı yoruyor biraz.Benim tarzım olmadığını düşünüyorum.Sevenlerinin ise muhakkak okuması gereken bir kitap tabikide.Beni en çok etkileyen yeri ise Erzurum'da Atatürk'ü görüp konuşmasını dinleyerek,hal ve hareketlerini üslubunu,duruşunu anlatması sanki şu an da bizimle birlikte yasiyormuscasina gözümün önünde canlandırmama sebebiyet vermesi çok hoşuma gitti.Keyifli okumalar diliyorum.
Bölük pörçük Salâh Birsel okumalarımı da toparlayayım dedim.1001 Gece Denemeleri’nden başladım.Şiir ve Cinayet ilk kitabım.
Salâh Birsel denemeleri okuyacağım zaman heyecanlanıyorum ciddi ciddi.Öğreneceğim ilginç bilgiler, ilk kez adını duyacağım, adını duysam bile okumayı ihmal ettiğim kitaplarla karşılaşacağım için.
Denemenin başlangıcı ile bitişinin geldiği nokta ise şaşırtıyor beni her seferinde.Salâh Birsel öyle güzel geçişler yapıyor ki hayran kalıyorsunuz.️ İşte beni gülümseten bir bölüm.
“Evliya Çelebi Seyahatname'sinin ikinci cildinde Azak Savaşı'ndan söz ederken, Silistre Valisi Kenan Paşa'nın dört bin düşmanı pusuya düşürdüğü günün akşamında Türklerin bir temiz yıkandığını anlatır. Türklerin bu yanını bilen, XVII. yüzyılda yaşamış Montecuculli adındaki bir Avusturya generali çevresine şöyle öğüt vermiş: "Türklerle kış aylarında savaş etmelidir. Çünkü bunlar savaş sırasında bile yıkanmaya önem verdikleri için sık sık hastalanırlar." syf 28
Fatma Fahrünnisa’nın Dilharap romanı, 1896-1897 yılları arasında Hanımlara Mahsus Gazete’de tefrika edilmiş.Kasım 2017’de Koç Üniversitesi Yayınları tarafından yayımlanana kadar da kitaplaştırılmamış.Dilharap’tan önce yine Hanımlara Mahsus Gazete’de tefrika edilen “Hüdâvendigâr Vilayetinde Kısmen Bir Cevelan”adlı Bursa seyahati, bir Osmanlı kadını tarafından yazılan ilk seyahatname niteliği taşıyormuş.
Romanın başındaki “Mukaddime” bölümü ilginçti.Yazarın evinde okur yazar kadınlar bir araya gelir.Roman türü üzerine tartışırlar.Servet-i Fünun’da tefrika edilen çok farklı, yerli romanı kökten değiştiren bir romandan bahsederler.Bu romanın Dilharap’tan kısa süre önce tefrika edilen Halit Ziya Uşaklıgil’in Mai ve Siyah romanı olduğu düşünülmektedir.
Bu ayki okuma listemde Mai ve Siyah olması güzel bir tesadüf.
Dilharap’ın orijinalliği, konusundan çok anlatım teknikleri ile ilgili.Modern romanın sık kullandığı anlatı tekniklerinden, iç monologa da yer verilmiş.Hatta Türk edebiyatındaki iç monolog tekniğini kullanan ilk metinlerden biri olma özelliği taşıyor Fatma Fahrünnisa’nın Dilharap’ı.
Zülfü’nün Konstantiniyye Oteli’ni okurken orda rastgelmiştim Seyehatnameye. Orda geçmişte yaşanılmış fantastik, doğaüstü, vampirler vs gibi olaylara değinildiğinden bahsediyordu. Ben de Evliya Çelebi ve vampirler mi şaşırmasından sonra alıp okumak istedim. Hangi kitabı seçeceğimi bilemeden bu kitap elime geçti. Diğer yayınları, çevirileri
Seyahatname
İlber hocamın birçok kitabını okudum üslûbu, bilgisi ve beni en çok etkiyen tarafsızlığı ile kesinlikle takip edilmesi gereken bir bilim insanı. Seyahatname kitabı açıkçası beklentilerimin altında kaldı çok sığ bir anlatımın yanında bolca kütüphanelere yer vermiş hikayevari anlatımdan çok bilimsel bir anlatım üslubu sezdim. Belki de ben 16. yy 17. yy seyahatnameleriyle karşılaştırdım. Misal bir İbn-i fadlan seyahatnamesine göre daha bir bilimsel. Lisede tarih sınavlarına hazırlanırken parça parça küçük notlar alırdık kopya kağıtlarındaki küçük ayrıntısız notlar da olabilir hah işte bu öyle birşey. Ben daha kuvvetli bir betimleme bekledim mimarideki her taşın öyküsünü ayrı ayrı anlatmasını bekledim hayat hikayeleri, ilginç olaylar anlatmasını bekledim. Bu da benim bakış açım. Ha diyeceksiniz ki o kadar ayrıntı anlatsa ciltler dolusu kitap olurdu keşke öyle olsaydı ben okurdum hepsini.
