Sarıkamış Faciası
Sarıkamış faciasını bir destan gibi görmek tarihten ders almadığımızı söylemektir. Kişisel hırslar, iş bilmez komutanlar 90 bin vatan evladı tek kurşun atamadan donma ve hastalık arasında bıraktı. Su gibi insan harcandı. Sarıkamış faciası Cemalettin Taşkıran'ın romanında hayata dönüyor.
Tarihi öğrenmenin en iyi yolu tarihi roman okumaktır. Cemalettin Taşkıran Sarıkamış faciasını akıcı bir dille anlatıyor. Okuyucuyu Allahüekber dağlarına, insan boyu kar içinde yapılan bitmek bilmeyen yürüyüşlere,donmamak için birbirine sarılan sokulan Mehmetçiğin yanına götürüyor.
Akıcı dili ve başarılı tasvirleriyle bu romanı herkese tavsiye ederim.
Öncelikle kitabın ilk kısmında Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşında yer aldığı cepheler özet şeklinde gayet güzel anlatılmış.
Aslında kitabın başlığını ilk gördüğümde esirlerin bireysel olarak hayatlarından anekdotlarla karşılaşacağımı, ailelerine yazdıkları mektuplardan sık sık örnekler göreceğimi sanmıştım. Ancak akademik bir eser olduğu için doğal olarak durum pek beklediğim gibi olmadı. Yok denilecek kadar az sayıda esir mektubu örneği vardı. Belki de özel mektupların yayınlanmasında bir sıkıntı olabileceği için bu şekilde olmuştur bilemiyorum.
Bunun dışında İngiltere, Rusya, Fransa, Romanya ve İtalya gibi devletler tarafından kurulan Osmanlı esir kamplarının herbiri hakkında tek tek bilgilendirme yapılmış. Kapmların kuruluş tarihi, konumu, kaç esirin bulunduğu, yaşam standartları vesaire hakkında detaylı bilgi verilmiş ama her esir kampı için bu bilgiler tekrar tekrar geçince biraz sıkıcı olabiliyor.
Kitapta en çok hoşuma giden ve beni şaşırtan kısım ise Rusya’daki Türk esirleri kurtararak İstanbul’a getirmeye çalışan Japon Heymeymoro gemisi oldu. Ancak maalesef gemideki Türk esirlerin Türk-Yunan savaşı nedeniyle başına gelmeyen kalmamış…
Onlarca yıl, içine sürüklendiğimiz 1. Dünya Savaşı’nı, Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasını, binbir zorlukla sürdürülen kurtuluş mücadelemizi okuduk okullarda… Çanakkale’de yiten bir nesile, Sarıkamış dağlarında daha düşmanla karşılaşamadan donarak ölen vatan evlatlarına, ayağında çarık, üstünde paramparça olmuş kıyafetlerle İstiklal Savaşı’nda
143 syf.
·
Not rated
Osmanlı esirlerinin ahvalini anlattığı "Ana Ben Ölmedim" kitabıyla tanıdığımız değerli tarihçi Taşkıran'ın "öksüz vatan"da yaklaşık bir haftalık süre zarfında edindiği izlenimler aktarılıyor kitapta.Bilhassa Türk-Müslüman özdeşleştirilmesinin hala devam ettiğini anlatığı kısımlar ilgi çekici denebilir.Söz gelimi Elhamdülillah İslamım-Elhamdülillah Türkem tümceleri algı farkı olmazsızın hala bu coğrafyalarda kullanılmakta imiş.Kitabın son bölümlerine doğru sayfalara tamamen resimler hakim.Bu yüzden Halk kütüphanelerinden edinip okumak daha mantıklı olacaktır.
Kitabin oluşturulmasında oldukça detayli çalışmalar yapılmış, arşivler taranmış, belgeler çevrilmiş. Kurtuluş savaşının insanı boyutu ele alınmış. Ufak bir eleştiri çok fazla tekrarli ifadelerin ve cümlelerin olması. Iyi okumalar
Milli Mücadele'de Türk ve Yunan Esirler (1919-1923)Cemalettin Taşkıran · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20183 okunma
#Okudumbitti
#Aralıkyorum2020
#Cemalettin Taşkıran
#Ana ben ölmedim
1.Dünta savaşında Türk esirleri(423 sayfa)
1.Dünya savaşının başlamasıyla beraber pek cok cephede savaşa gönderilen Türk askerlerinin,savaşın kaybedilen cepheler de,İngiliz,Rus,Rumen,Fransız birliklerinin ellerine esir olarak düsmesiyle,sayıları yaklaşık olarak 202 bin civarı askerimizin, kuzeyde Sibirya,doğuda Burma,Hindistan,Kıbrıs,Malta,Mısır,batıda bazı İtalya adaları ve Fransa,Romanya gibi ülkelere zor şartlar altında nakledilmisler ve buralarda yıllarca esir kamplarında tutulmuşlardır.
Bu kitap,bu esir kamplarinin,yasam sartlari ve esir düşen askerlerimizin esaret hayatlari hakkinda,ciddi bir arastirma yapilarak ve belgelerle desteklenerek hazirlanmistir.
Bazı bölümleri okurken duygulanmamajk mümkün değil.2.Dünya savaşı konulu filmlerde hep görülen bir sahne vardir,her tarafı tahtalarla cakili vagonlara üstüste olacak sekilde doldurulup esir kamplarina tasinan insan manzaralari.Biz bu vahsetin sadece o dönemde yaşandiğini sanıyorduk.Oysa ki daha 1.Dünya savasında bu sartlarla tanisilmis,hatta uzun bir tren yolculuğunun ardindan Burma ya gelen trenin vagonlari boş sanilip cekilmis ve günler sonra vagonun kapaklari acildiginda icinde Türk esirlerin cesetleri ile karşılasılmıs.
Özellikle,Rusya ve Romanya bölgelerinde tutulan esirler,ağır kamp şartlari altinda ,coğu 6 yıl süren bir esaret hayatı yaşamak durumunda kalmıs.
Tarihimizin tozlu sayfalarından kopup gelen bu pek cogumuzun bilmedigi gercekleri okuyun isterim.
Kitaplı günler diliyorum