bu sefer bir miktar hayal kırıklığı anlatacağım:’)
Abumrabum’u, Bülbülün Kırk Şarkısı’nı, Od’u, Efsane’yi, Mihmandar’ı ve bayıldığım her kitabını yazma İskender Pala ile bu kitabın yazarı İskender Pala’yı bağdaştıramadım. Yazarın son birkaç kitaptır tarzı yavaş yavaş değişse de bu kitabında bolca komplo teorisi var gibi geldi.
Kitap A-71 isimli bir deneğin bindiği uçağın Sina Çölü’ne düşmesi ile başlıyor. Yusuf/Joseph isimlerini kullanan bu deneğin önce geçmişini öğreniyoruz, sonra geleceğe gidip gelecekteki maceralarını görüyoruz. Gelecek zamandaki kısımlarda değişen dünyaya dair bolca komplo teorisi var. Açıkçası tarihi romanlarla, edebi yazılarla kendine aşık eden bir yazarın, kitabında bunca komplo bulundurması beni hayal kırıklığına uğrattı.
Nanoteknoloji, bir miktar siyaset, bolca tasavvuf, kuantum fiziği, paralel evrenler, solucan delikleri vb derken; yapay ete, LGBT ve cinsiyetsizleştirme yüzünden insan ırkının tehlikeye gireceğine, covid 19 aşılarını eleştirmeye, dünyayı yöneten gizli örgütlere girerek hoooop mahalle kahvesine döndük gibi oldu.
“İskender Pala ne yazsa okurum” diyordum, benim için bu söz bu kitapla bitti maalesef.
Yine beğenenler olacaktır mutlaka ancak ben bazı tasavvuf satırları ve A-71’in geçmişini anlattığı başlangıç kısımları hariç kitabı beğenmedim. Bitirmek için sonuna kadar inat ettiğim bir kitap oldu.
İlk kez İskender Pala okuyacakların bu kitap ile başlamasını istemem