‘Akaşa'nın Doğumu’ Çemen Tozbey'in kaleminden çıkmış 16 öyküden oluşan bir kitap. Maria ve Niko'nun hüzünlü hikayesiyle başlayan kitaptaki öykülerin çoğu, kadın hikayelerinden oluşuyor. Keşke hepsini pamuklara sarıp saklayabilsek; dünyanın kötülükleri o çehrelere hiç değmese. Maria, Eziza, Suzan, Delal...
Begonvil Sürgünü’nde, 2021 Temmuz ayına, bizzat yaşadığım anılara daldım.
‘O cehennemde cayır cayır yanan canım ağaçların acı iniltileri, baki kalmadı mı bana?' Evet, kaldı; burnumda da yanık kokusuyla birlikte.
‘Dişi Sivriler’ hikayesinde yazar zamanı, 'Masumiyetin karanlığa teslim edildiği zamanlar...' olarak tarif ediyor. Sahi, bu topraklarda kız çocuğu olmanın, kadın olmanın kederi ne zaman bitecek?
En beğendiğim ve tekrar tekrar okuduğum öykü ise kitaba ismini veren ‘Akaşa'nın Doğumu’. Yazarın, bir metnin oluşum sürecini metafor tekniğiyle anlatmasına hayran kaldım. Bir metnin oluşumu, anne rahminde büyüyüp gelişip, hazır olduğunda dışarı çıkma serüvenine benzer. “Sen çok yaşa anne!”