320 syf.
8/10 puan verdi
Kendin Olmak İstersen; Ya Deli Olursun Ya ZORBA
Hayatta bazen büyük yanlışların basit çözümleri olduğunu görürsün. Düzeltmek istersin. Anlatınca anlaşılacağını sanırsın ve durmadan anlatırsın. Yazarsın, çizersin, dijital içerikler üretirsin. Tüm enerjini, vaktini harcarsın. Çünkü çözüm çok basittir.
Yüzyıllar boyunca gören gözler konuşan ağızlar yazan eller durmak bilmeden anlattı... Sonuç insanoğlu yine anlamadı. Çünkü insanoğlu en tehlikeli ve vahşi bir yaratıktır. (İstisnalar var tabi)
Büyük mideler uyuyan insanları uyandırmana asla izin vermez. Hayatı sana zehir eder. Susmassan sonunda nefesini keser.
Birileri de görür ve ötesinde anlatacaklarının anlaşılamayacağını da görür. Bu defa hayatı boyunca anlatmak yerine yani başkalarını kurtarmak ,yol göstermek yerine kendi hayatını yaşamaya başlar. Daha doğrusu isyan eder. Tüm beşeri sistemlere ve dinlere. Kendi doğrularını oluşturur ve özgür bir biçimde yaşamaya başlar. Kitabımızım kahramanı Zorba da öyle bir insan. Anlatmak yerine yaşayan. Hayatı boyunca insanlığın en çirkin yönlerini gördüğünden tüm sistemlere ve düzenlere başkaldırmış bir isyan şeklinde hayatını özgürce yaşamaya karar vermiş biri. Gündüz Vassaf' ın Cehenneme Övgü'sünün teorikten pratik hayatta yansıyan şekli gibi. Anlatan değil yaşayan biri Zorba.
Zorba'nın deyimiyle "Dünya, kâğıt farelerinin ellerine kaldı; sırları yaşayanların vakti yok; vakti olanlar ise sırları yaşamıyorlar." Hayatta "kendiniz" olma, kendinizi bulma ve hayatı kendiniz olarak yaşama dileğiyle...
"Özgür insanın kahramanları olmaz."
Yazar, kitabında alışagelmiş, güncel yaşamımızın parçası olmuş, her an hepimizin kabullendiği kavramları sorguluyor. Nerede uyuyacağımızdan, nerede oturacağımıza, ne giyeceğimize kadar totaliter rejimin tutsakları olduğumuzu anlatıyor. Hiç de öyle düşünmediğim konuları sorgularken; ne kadar da haklı olduğunu düşündürtüyor.
Gündüz Vassaf’ı okurken heyecanlandım başta yazdıklarına tepki de duydum. Sonrasında onu anlamaya çalıştım. Kitaba kayıtsız kalmanız imkansız. Ayrıca kitabın dili de bir o kadar akıcı, yalın ve üstelik gündelik söylemler içeriyor ki... Hayatta ki öğrendiğim her şeyi yeni baştan ele almayı öneriyor. Bu nedenle kendime bir not; bir tane daha başucu kitabım oldu...
Hayatımızda var olan ve kendi yarattığımız totalitarizme farklı açılardan bakan “Cehenneme Övgü” kitabını okuyarak varlığınızı ve kendinizi sorgulamanızı öneririm.
Ben çok beğendim, takdir sizlerin keyifli okumalar dilerim.
Bu kitabı üçüncü kez okudum. İlkgençlik yılları için çok zihin açıcı bir eser olduğunu söyleyebilirim. Çok boyutlu, fazlaca konuya değinen önemli bir kitap. Bence kendine "okur yazar" diyen herkesin okuması gereken, sizi başka şeyleri araştırmaya da yönlendirecek bir giriş niteliğinde.
"Şimdi yazacaklarım, henüz kitabı yeni okumaya başlamış birçok okuru belki kızdıracak, kitabı ellerinden atmaya yöneltecek. Yazmamaksa metne haksızlık," Sayfa:21
Gündüz Vassaf bu kitabında dünya tarihinin karanlık yanlarına değiniyor. Amerika, Almanya, Çin, Japonya, İngiltere gibi ülkelerin yapmış olduğu katliamları, suçları okudukça
277 syf.
10/10 puan verdi
Totaliter: demokratik hakların ve özgürlüklerin tümüyle baskı altında tutulduğu, siyasal erkin bir elde toplandığı, teröre, baskıya ve zulme dayalı (devlet yönetimi).
Totalitarizm: Bütüncüllük.
Aslında şunu en başta belirtmeliyim: İnceleme yazmayı becerebilenlerden değilim. Fakat bu kitabı bir kişiye de olsa okutmaya yarayacaksa, bir kişi de
"Şu önceden kestirilebilir totaliter yaşamlarımız, insan ruhuna bir hakaret değilse, nedir?"
Vassaf, günün her anında karşımıza çıkan olayların, durumların, duygularımızın otopsisini yapıyor bir nevi. Totalitarizmin yataklarımıza kadar uzanan pençeleri insan olma durumunu her an her saniye parça parça ediyor. Eser içerisinde, gerek global bir fikir olarak gerekse bireysel bir durum olarak totaliter gücün bizleri nasıl esir ettiğini, totaliter prangaların aldığımız nefeste dahi hükmü olduğunu şaşkınlıkla okuyoruz. Soru işaretleri olan, cevaplayamadığımız pek çok durumun sorgulandığı, düşünüldüğünü, irdelendiğini görmek okuyucuya büyük bir haz veriyor. Aynı zama
nda ele alınan konular ne denli soyut, muğlak olursa olsun yazarın,sanki mahalle kahvesinde sohbet edermiş gibi olan üslubu, cümleleri, okuyucu için anlamayı, eserle kurulan bağın güçlü olmasını sağlıyor. Farklı bakmak istiyorsanız, beklemeden okuyun derim.