Öfke kralı
ÖFKE KRALI || ANA HUANG
O, hiç istemediği eş... ve sahip olacağını asla düşünmediği zayıflıktı.
Bir tarafta zalim, kibirli ve titiz bir adam. Diğer tarafta zarif, azimli ve terbiyeli bir kadın. İkisi de hayatlarının değişeceği o anlaşmayı imzalarken hayat onlara daha büyük bir oyun oynuyordu. En büyük korkuları artık kalplerinde ki olmuştu yani birbirleri.
İkisi de aileleri tarafında bir çok kez eleştiriye maruz kalmışlardı. Özellikle de Vivan. Hayatını değiştirecek adamın yani babasının onu sürüklediği bu duruma başlarda üzülse de zamanla hem duygusal hem de kalp olarak değişiyordu.
Yapabilecekleri en kötü şeyi yapmış birbirlerine alışmış, birbirlerini aşık olmuşlardı. Zamanla duyguları değişmiş o korktukları duyguyu tatmışlardı.
Çarpık Aşk serisinden tanıyoruz yazarı. Yeni bir serüven başlattığı Günahın Kralı serisinin birinci kitabı ile geldim. Dante ve Vivan.. İki birbirine zıt kişi. Ama ne demişler zıt kutuplar birbirini çeker. Bu hikayede de olduğu gibi.
Nefretten başlayan bir aşk okumak istiyorsanız tam size göre. Karakterlerin zamanla değişimi ve özellikle kendileriyle verdikleri duygusal savaşları da okuyoruz. Bu kitapta Çarpık Yalanlar kitabından Christian da yer almış. Ama Çarpık Oyunlar serisinden de mini de olsa bahsediyor yazar.
Bu Nefretten başlayan aşk serilerine eklediğim harika kitap ile sizlerleyim sevgili papatyakokuluokurlarım.
Yetişkin okurlar içindir.
#öfkekralı #kingofwrath #kingofwrathedit #anahuangauthor #martıyayınları
Öfke Kralı 
Ana Huang
Türk Şair, Ak'ademisyen ve Yazar 
Dilaver Cebeci 'nin kalemınden' kadın 'ı ele aldık keyıfle.. farklı bır yolculuğun donuna geldik, kendımce konuyla ilgili bır iki kalem edip gideyım
"Divan edebiyatı (Klasik Türk edebiyatı, divan edebiyatı, yüksek zümre edebiyatı, havas edebiyatı, saray edebiyatı, enderun edebiyatı, klasik
“Saçma tiyatro’ geleneğinden beslenerek yaşamın absürdlüğünü, birey-birey, birey-aile, birey -toplum iletişimsizliğini vurgulayan birbirinden güzel öykülerle selamlıyorum sizi.
“Elalem örgütünün” dayattığı otoriteyi ve kabuğunu kıramamış bireyin içsel şartlanmalarını ironinin dayanılmaz hafifliği ile kuşatarak nahif ama çarpıcı cümleleriyle yerle yeksan eden Jane Bowles ile…
Niceliğin değil niteliğin öne çıktığı, rüzgarı yazmanın acı verici hazzından menkul öyküler.
Okumaktan en çok keyif aldığım Araf’tan “ikilemler” dünyasından seslenmiş bize.
Düş ile gerçeğin, dişil ile erilin, günahın baştan çıkarıcılığı ile arınmanın kefaretinin ve daha nicelerinin dualitesinden …
Demem o ki bunca edebi yeteneğine rağmen hayatı boyunca bir roman (Ağırbaşlı İki Hanımefendi), bir oyun (Yazlık Evde) ve bu kitaptaki altı kısa öykü harici bir şey yazmayan, tasarladığı iki romanını da tamamlayamadan felç geçiren Jane Bowles’ın literatüre armağan ettiği eserleri ıskalamayalım. 
Açık Havada Bir Gün
Kefaret
Ne kadar da yalnız bir gök bu! Yapayalnız!
Ona yalnızca âşık olduğumu kime anlatabilirim? Ama bunların ne önemi vardı, diye kavrıyor ansızın, ne önemi olabilirdi ki? Şu anda bastıran, içini kavuran pişmanlığı, peşini yıllardır bırakmayan o kokuyu, o çıkmaz sarı lekeyi hangi günah silebilirdi ki? Ya da hangi suçsuzluk, günahsızlık düşü?
Kitap içerisinde sekiz öykü barındırıyor. Yedi büyük günaha atıfta bulunarak "Sekiz"e gönderme yapılıyor. Bu günahın ise daha çok insanların duygularını gizlemesi, niyetlerini belli etmemesi olarak yansıtılıyor. Genel itibariyle güzel bir öykü kitabı. Okuma listenizde 
Tomris Uyar kitaplarına yer vermeyi ihmal etmeyiniz.
❝ 
Sekizinci Günah ❞
Gelmeyenler öylesine kalabalıklaştı ki
koltuklar hep boş.
Kim aldırır benim yorgunluğuma.
Kim aldırır benim...
Kim?
