Marie ve Alfred içeri girdi. Her ikisi de koşuyordu. Pencereye ulaşınca Marie durdu ve korkuyla odanın içine doğru baktı. "Burada yok!" diye bağırdı. "Yatak bomboş." Birden çığlık attı ve Alrred'in kollarına yığıldı. Alfred, Marie'yi ya vaşça pencerenin kenarına dayayarak içeri eğildi ve pence renin önünde ve yerde yatan arkadaşını gördü, beyaz gömleği içinde, boylu boyuna uzanmış, bacakları açık, yanında, eliyle sıkı sıkı tuttuğu devrilmiş sandalye. İnce bir kan şeridi ağzından, çenesinden aşağı süzülmüş. Dudakları ve göz kapaklan sanki titriyor gibiydi fakat Alfred dikkatlice ba kınca gördü ki, bu solgun yüze yansıyan, aldatıcı ay ışığın dan başka bir şey değildi . . .