Gölgesini Çiğneyen Kadın, Zeliha Akçagüner'in ilk romanı. Kitap, yıllar sonra karşılaşan orta yaşı geçmiş iki çocukluk arkadaşının, hastalıklarını birlikte yaşama yolculuklarını anlatıyor. İki yaşlı kadın, bir hastane koridorunda karşılaşır ve ilerleyen zamanlarda birbirlerini bırakmazlar. Biri ölümcül bir hastalığın pençesinde boğuşurken diğeri bel ağrısı şikayeti ile gelmiştir hastaneye. Bu karşılaşmadan sonra baş karakterimiz olan Banu, sık sık geçmişe gider, anılarını aktarır okuyucuya. İç sesi ile yaptığı tartışmaların içtenliği, kendine karşı takındığı dürüst tavır, aynı şeyi bende de uygulama isteği oluşturdu. Hani yaşlı teyzeler vardır, karşılarında onları dinleyecek birini bulduklarında hiç susmazlar, konudan konuya atlar, konuştukça konuşurlar ya; bazen Banucan'a da bu yüzden sinir olmadım değil. Fazla anlatıyor demeyeyim de fazla uzatıyor desem daha doğru bir tabir olacak sanki. Zaten kendi de sürekli bu durumdan şikayet ediyor. "Konuşmaya daldım, beni lafa tuttunuz, yine uzattım,vs..." gibi lafları sıkça duyuyoruz kendisinden.:)
Anlatım olarak yukarda dediğim ayrıntı bolluğunun sıkıcılığını saymazsak, akıcı bir dili olduğunu söyleyebilirim. Olay kurgusundan ziyade içsel tartışmalar daha çok ilgimi çekti yine. Bana beni anlattıkça okutturdu kendini. Fakat bir başka kitabını okur muyum, işte onu düşünürüm. Şimdilik böyle bir hevesim yok.
Keyifli okumalar efenim.:)