Dumbledore elindeki ikinci tüpü, buharlar çıkan kaseye döküyor ve bizlere Tolstoy'un ergenliğini seyrettiriyor.
Kitabın bazı yerlerinde "Baba, ben Cheetos'tan mi çıktım, Cola Turka kapağını bakkala verip beni mi aldınız? " seklinde geçse de bu zirlakliğin içinde aslında gençliğin, geçmiş deneyimlere değil; belki de olmayacak olan ( kişiye o an pozitif gelen ) bi umudun etkisiyle geleceğini şekillendirme çalıştığını veriyo gibi geldi.
Bir de kendimi onlarla istemsizce karşılaştırdim nedense. Adamlar o yaşlarda ( 15, 16 falan ) felsefe, tiyatro, müzik, çocuk yetiştirme gibi konular üzerine tartışmalar yapmışlar. Bense fırlama arkadaşlarımla sınıftan fotokopi parası toplayıp internet cafeye yerdik. Aramızda dağlar, ovalar hey heyy :)
Neyse fazla uzattım, herkese iyi okumalar diliyorum :)