Japon Edebiyatı okumalarına hızla devam ederken, uzun zamandır aklımda olan, daha doğrusu değerli bir kitap dostunun önerdiği, hem ismi, hem de konusu ile ilgimi çeken Yengeç Konserveleme Gemisi kitabı ile geldim.
Proleterya Edebiyatından ilk okumam değil lakin en etkileyicisi bu kitap oldu diyebilirim.
Ne tamamen gemi, ne de tamamen fabrika kabul edilemeyen bir gemi ; Hakkö-maru. 1920'lerde Hakodate Limanı'ndan ayrılıp, Kamçatka sularına doğru yol alır.
Gemide çok farklı kesimlerden gelen madenci, çiftçi, balıkçı, üniversite öğrencileri gibi, mevsimlik işçilerin gündelik yaşamları betimlenmekte.
Sağlık, beslenme, yıkanma, dinlenme, iş güvenliği gibi pek çok haktan mahrum olan bu işçiler tabiri caizse sefalet içinde uzun saatler boyunca çalıştırılır.
İşçilerin maruz kaldığı bu sömürü ve zulüm karşısında okurken isyan etmemek mümkün değil.
Yönetici, idareci konumunda bulunanların, acımasız eziyetlerine maruz kalan bu işçilerin durumunu Kobayaşi, katı ve kasvetli bir dil ile anlatmıyor. Trajedi, komedi ve müstehcenlik ile harmanlanarak anlatılmış. Bu da okura sıkmadan, sürükleyici bir okuma sağlıyor.
Japonya'ya farklı bir açıdan bakmak ister misiniz?
O vakit bu kitap tam sizlik :-)