Sineklerin Tanrısı… Kitap çocuk kitabı gibi başlıyor. Adaya düşen çocuklar ve yaşam mücadeleleri… Ama film tiplemeleri görünce kopuyor. Her çocuk gerçek hayatta bir tipi temsil ediyor. Ralph; akıllı, demokrat bir tipleme. Ama onun da eksi yönü Domuzcuk ile dalga geçmesi. Domuzcuk da fiziken yetersiz ama akıllı bir tipleme. Simon da aklı temsil ediyor. Jack ile Ralph gibi lider özellikli ama akılcılık yerine barbarlığı ve kaba kuvveti temsil ediyor. Bunların dışında da kahramanlar var tabi. Adada ilk günler Domuzcuk’un önerisi ve Ralph’in lider seçilmesiyle birlikte düzenli bir yaşam var ama bunu diğer lider özellikli çocuk olan Jack istemiyor tabi. O daha ilkel, daha kaba kuvvette dayalı yönetim istiyor. Adadakiler başlangıçta Jack’i kabul etmeseler de onun vadettiği hayat daha cazip gelince (av,et yemek vs.) Jack ve ekibi başka bir yere yerleşiyor ve geriye kalan Ralph ve takımına da zarar veriyor.
Kitap sembolik bir dille yazılmış. İnsanların kötü yanlarının küçüklükten beri var olduğunu göstermesi Freud vari bir görüş gibime geldi. Ondan etkilenmiş olması kuvvetle muhtemel. Despot bir yönetimin başlangıçta pek ilgi çekmediğini ama daha sonra insanlara cazip geldiğini de vurgulamak için bu kitabı yazdığını düşünüyorum. Aklı simgeleyen Simon ve Domuzcuk’un de öldürülmesi bana manidar geldi. Puanım 9/10