Piri Reis hakkında bilinenlerin ötesinde daha çok bilinmeyenlere ya da üstü kapalı geçilenlere bu belgesel kurgu aracılığıyla şahitlik ediyoruz. Öncelikle Kitap bir roman değil.. O tadı beklemeyin..Yani karakterlerin derinlemesine tanıtılması, mekan tasvirleri, zamanla oluşan bir hikaye örüntüsü mevcut değil.. Başta da dediğim gibi belgesel tadında bir bilgisel belki bir hikaye diyebiliriz.. Tabii ki hikayemiz Piri Reis etrafında şekilleniyor... Onun denizciliğinin, haritacılığa olan merakının, sevdalarının kıyısında ilk dünya haritasının ve Kitab-ı Bahriye'nin oluşumuna tanıklık ediyoruz. Bu yolculukta Osmanlı'nın Fatih Sultan Mehmet sonrası durumuna, denizlerdeki hakimiyetimize, İspanya' dan Musevileri kurtarışımıza, Piri Reis önderliğinde haritacılığa, astronomiye verdiğimiz öneme paralel denizcilikte ki dönemsel başarımıza bir bakış atıyoruz... Ve sonra makus talihimiz devreye giriyor.. Nasıl bir anda işlerin tersine döndüğüne; aslında bilimden, ilimden, gelişimden ne kadar korktuğumuza ve uzak olduğumuza, saray entrikalarının ve ihanetlerin gölgesinde değerli devlet adamlarının kellelerinin ne kadar kolay alınabildigine ve bir çöküşün nasıl şekillendiğine tanıklık ediyoruz. Ve en önemlisi.. Dönem ilminin öncülerinden Piri reis'in ilk dünya haritasının Topkapı Sarayının tozlu raflarından çıkarılıp dünya mirasına kazandırılması "en hakiki mürşit ilimdir" diyen Atatürk sayesinde olmuştur.. Sonuç olarak her zaman dediğimiz gibi.. Okuyalım, bilgilenelim ve hiç ümidim yok ama tarihimizden ders alalım..
