İlk sayfalari okuduğumda Bourne İdentity'yi hatirlatti, onun gibi geçmişi olmayan ve adını bilmediğimiz bir adam. Hiç tanımadığı insanların arasında, yabancısı olduğu bir şehirde kendini arayan bir adamın hikayesi. İnsan bildiği ve alışkın olduğu ortamda kendini bulamıyor diye düşündürdü bana. Biraz yabancilasmak gerekiyor bunun için sanırım.
Belki geçen bir kış, denizin altında kaldığı kisa ama bilinci yitirecek bir zamandi. En başinda düş ve gerçekle ilgili Carlos Castenada'dan alıntılar var. Belki de psikedelik durumda gerçeklikle düşün birbirine karıştığı bir zaman.
Ya da hayal bile edilemeyecek, gerçek olması imkansız hayat şartlarının gerçekliğine inanmamak icin kendini düşe inandirma çabası. Bilemiyorum.
Kitabın başında ve sonunda yaşananlarla ilgili deney kelimesi geçmiş, yanlış saymadiysam iki defa. Bu kadar edebi bir roman için zihni kontrol edilen bir adamın yabancı şartlarda nasıl yasayabilecegi- ya da yaşayabilecek mi deneyi olduğu fikrine hiç girmek istemiyorum. Kurguya anlam verme çabami da bir kenara bırakırsak sanat filmi gibi bir roman diyebilirim. Genco Erkal'in öğretmen rolünü oynadığı filmi de varmış.