416 syf.
7/10 puan verdi
·
8 günde okudu
merhabalar, Gül ve Hançer kitabını bu sabah bitirdim, incelemesini şimdi yazıyorum. genel olarak beğendiğim bir ikileme oldu, ne çok ahım şahım, ne çok vasat, ortasında ve güzeldi. ben daha savaşlı, çatışmalı ve aksiyonlu bir kitap beklemiştim; halbuki daha aşk ağırlıklıydı. peki bu durum kitabı kötü kılar mı? hayır, dediğim gibi beğendim ve iyiki okumuşum :) düşüncelerim (spoilerlı) O NASIL BİR SONDU??!! yüreğim ağzıma geldi ve inanamadım, hatta dedim ki "HALİD GİTTİYSE neden kitap hâlâ devam ediyor?" ve okumak istemedim devamını. asla beklemiyordum babasının ilk önce böyle bir alçaklık yapacağını, fakat sonradan düzelteceğini. çok garipti doğrusu. ve Rahim'in ölmesine o kadar üzüldüm ki... İrsa ile birlikte mutlu olmayı hak ediyorlardı, keşke birlikte oldukları sahneleri daha çok okuyabilseydik. ne yalan söyleyeyim ben kitabın bu kadar romantik olacağını beklemiyordum, her ne kadar ana konu da çok yoğun olmasa da daha savaş içerikli sanmıştım okumadan önce. bu sebepten zaten okuması hızlıydı. geneline bakıldığında çok güzel bir kitaptı, gerek betimlemeleriyle, gerek karakterleri ve konusuyla. karakterleri 3. kişi ağzından okumuş olsak da onlarla bağ kurmak da bir o kadar kolaydı. ben beğendim, fantastik kitaplardan hoşlanıyorsanız bakın derim. bir dahaki incelemelerde görüşürüz :)
Gül ve Hançer
Gül ve HançerRenee Ahdieh · Pegasus Yayınları · 2018713 okunma
416 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Ve bir serimizin daha sonuna gelmiş bulunmaktayım. Gül ve Hançer’de ilk kitaptan daha fazla fantastik öge vardı ve buna bayıldım! Çok güzeldi, yapılan fedakarlıklar, kaybedilen aşklar her şey çok güzel bir dille anlatılmıştı. Zamanınıza değecek güzellikte bir seri.
Gül ve Hançer
Gül ve HançerRenee Ahdieh · Pegasus Yayınları · 2018713 okunma
Reklam
440 syf.
10/10 puan verdi
Baştan söyleyeyim SPOlLER olabilir. Ağlamaktan gözyaşım kalmadığı bir kitap. Bu kitapta bildiğiniz saf masum ya da naif kadın karakterini unutun. kesinlikle aklımdan gitmeyecek kitaplar arasında yerini aldı. Gül ve Mehmet... Almanya'dan Turkiye'ye uzanan acılı bir aşk hikayesi onlarınki. Almanya'da fakir bir ailenin kızı olan gül lise son sınıfta. Ama gözü hep yükseklerde. Zenginlik peşinde. Yaptığı bazı hareketlere sinir olsam bile o sonu haketmediler ya . Gül Mehmet'i sevse de parayı ondan daha çok seviyor. Bir gün zengin iş adamı Oğuz ile sarhoş olduğu bir zamanda birlikte olup evleniyor ve Mehmet'i terk ediyor. Uzun bir aradan sonra Mehmet ile Gül Türkiye'de karşılaşıyor. Tabi yıllar içerisinde ikisinden birşeyler götürmüş. Kadın perişan, kadın pişman, kadın unutamamış. Adam ise bambaşka biri. Şiir gibi sözleri artık keskin bir bıçak gibi ,sıcacık gözleri hançer gibi soğuk buz gibi bir adama dönüşmüş. İkisi de birbirinden zor hayatlar yaşamış. Mehmet'e çok üzüldüm. Gül'e de çok sinir oldum ama kıyamadım gençlikte yaptığı hatanın bedeli öyle olmamalıydı. Bir de Oğuz karakterimiz vardı tam bir sinir. Hiç sevemedim. Kardeşinide seviyordum ama sonradan yaptıkları yüzünden ondan da nefret ediyorum . Kitabın her yeri aşk acısı ya. Ağlamaktan içim dışıma çıktı o derece . Kitaptaki şiirler sizede dokunacak. Yüreğim acıdı, kalbim ağrıdı.Tek kelimeyle muhteşem bir kitap okudum.
Gül Yarası
Gül YarasıDuruMavii · Epsilon Yayınları · 2019191 okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
İncelemeden çok bizdeki iz meselesi ile Kambur.
Kalbi atıyor... Daha ilk satırlarda bir gidişin hançer gibi sözleri ile karşılaşıyoruz. Nasıl bir anlatımdır! İçimizde bir şey kanamaya başlıyor, keskin bir vedanın yarası deşiliyor. Daha tanışmadan ayrı düşüyoruz. Evet, Kalbi atıyordu Acibe’nin. Cam kenarında çocukları izlerken, Akide şekeri yerken, En çokta Faruk Nafiz’i görürken... Kalbi
Kambur
KamburEsra Kahya · Osmangazi Belediyesi Yayınları · 2021253 okunma
400 syf.
5/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Genç Elitler 2. Kitap
BA-YIL-DIM
Marie Lu
Marie Lu
'nun en karanlık,en kasvetli ve aynı zamanda en sürükleyici kitabı. Kitabın olayları genel olarak şöyle: Ailesi ve arkadaşları Adelina Amouteru’nun kalbini kırmış, onu intikamın kollarına teslim etmişlerdir. Artık Beyaz Kurt adıyla bilinen ve korku salan Adelina, Genç Elitler’den oluşan kendi ordusunu kurabilme umuduyla Kenettra’dan kaçar. Amacı, onu ölümün kıyısına götüren beyaz pelerinli Engizisyon Mihveri askerlerini yok etmektir. Ancak Adelina kahraman değildir. Korku ve nefretten beslenen güçleri, kontrol edemeyeceği bir boyuta ulaşmıştır. Yeni Elit arkadaşlarına güvenmemektedir. Bunlar yetmezmiş gibi Engizisyon’un lideri Teren Santoro onu öldürmek istemekte, eski arkadaşları Raffaele ile Hançer Cemiyeti ise intikam açlığının önüne geçmek için çabalamaktadır. Adelina içindeki iyiliğe tutunmaya çalışsa da tüm varlığı karanlığa bağlı biri nasıl iyi olabilir? Belki iyi bir karakter değildi Adelina ama çok güçlü ve hayranlık uyandıran bir karakter olduğu kesin. Kararlarının iyi olmadığını bile bile ona hak vererek buluyoruz kendimizi. Güçleri kontrolden çıkıyor ve Adelina yavaş yavaş ölüyor. 3. Kitabı da kesinlikle okumalısınız.
Gece Yıldızı
Gece Yıldızı
Şimdiden iyi okumalar...
Gül Cemiyeti
Gül CemiyetiMarie Lu · Pegasus Yayınları · 20172,200 okunma
590 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Selamlar ki, şeker dudaklıların vuslatı gibi içtendir, elbette onadır. Hasretler ki, âşıkların avazı kadar yanıktır, elbette onadır. Övgüler ki, özlem sözlerince füzûn ve arzular ki sevgililerin saçları misali uzun, ona, hep ona, hep onadır. O ki güldür, o ki sevgilidir, bütün mecburiyetler onadır. Çölde alevlerle küfürler kavururken insanlığı ve bir gün ortasında kızıl kayalara çarparken vahşetlerin tutuşturduğu dalga dalga nefesler, bir melek adını andı onun. Sözcükler henüz yetim, sevgiler hançer sokumlarına mahkûmdu. Goncalardan kan damlıyordu gülistanlara ve çırçır böceklerinin rüya aralığında cinayetler işleniyor; babalar kızlarını toprağa diri diri gömüyordu. Cinnet karargâhına dönen yüreklerde hep aynı boşluk vardı ve masum kelebekler çarmıha geriliyordu, yalnızca masum oldukları için... Zaman öyle bir zaman, mekân öyle bir mekândı… Ebabiller kara yere kararken Ebrehe’nin fillerini, gonca ana rahminde yetim kalıverdi. Kâbe’nin duvarını bir kırlangıç kucaklamıştı oysa, çığlık çığlığa… Ardından bir şair kollarını açıp haykırmıştı: “Yaklaşıyor yaklaş­makta olan!.. Yaklaşıyor yaklaşmakta olan!.. Yaklaşıyor yaklaş…” Avizesi cevzâ, ışığı dolunay idi gecenin... Yaklaşmakta olan, bir gül olup açtı ve yeminler edildi ömrüne. Gül açınca taşırdı insanlığın sevinç ırmaklarını ve dünya ilk kez dünya olduğunu hissetti. Bir bülbül gülün aşkına yanmış, yanmaktan kana boyanmıştı. Anlatıyordu: Zamân o gül gibi gül görmedi zamân olalı Gülün güzelliği dillerde dâsitân olalı Peygamber Efendimizin hayat hikâyesi… İskender Pala’nın güçlü kaleminden…
Bülbülün Kırk Şarkısı
Bülbülün Kırk Şarkısıİskender Pala · Kapı Yayınları · 202010,5bin okunma
Reklam
79 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.