Yaşadığımız çağı ne kadar düşünüyoruz? Hatta daha geriye gidersek, bugünkü inançlarımızın ve geleneklerimizin geldiği eski çağları ne kadar düşünüyoruz? Bence gereğinden çok az düşünüyoruz ve sorguluyoruz. Bu kitap; bazı düşünceleri insanlara dayatan bir kitap değil, sorgulamamızın ve düşünmemizin yolunu açabilecek nitelikte bir kitap. Ekoloji, yapay zeka, din, insan, faşizm, marksizm, liberalizm, göçmenler, laiklik ve milliyetçilik gibi çeşitli konular üzerinden yazılan bu kitap insanın ufkunu açıyor diyebilirim. Yazar, kendisinin doğduğu ülke de dahil olmak üzere çeşitli ülkeleri yaptıkları yanlışlardan veya düştükleri yanılgılardan dolayı eleştiriyor. Kitabı daha soyut konular üzerinden ilerler diye bekliyordum ama somut konulara da değinmiş, bence hoş bir kitap. Yazarın tarafsızlığını hissedebildim çünkü Arakan’da Budistler’in Müslümanlar’a yaptığı insanlık dışı davranışlardan da söz ediyor, İsrail Devleti’nin yaptığı yanlışlardan da söz ediyor. Bugünlerde Orhan Pamuk’u okuyorum ve Pamuk yer yer Türkler’i, yani içinden çıktığı milleti sertçe eleştiriyor kitabında. Ama toplumun bir kesimi, Pamuk’un söyledikleri doğru mu yanlış mı tam olarak araştırmadan veya onun ne demek istediğini anlamaya çalışmadan onu linç ediyor. Harari de kendi toplumunu ve devletini eleştirdiği için belki de İsrail’de toplumun her kesimi Harari’yi sevmiyordur ama Harari’yi okurken hangi ırktan olduğumuzun önemi olmaksızın ortak noktalarda buluşabiliyoruz.