"मैंने तुम्हें अपनी ओर देखने पर मजबूर किया, और तुमने मुझे अपनी ओर देखने पर मजबूर किया, इसलिए।"
Eminim bu kitabı duymuşsunuzdur. Genellikle "tüm zamanların en iyi romanlarından" biri veya "ölmeden önce okumanız gereken kitaplar" olarak lanse edilir..
-'Sen yapabilirsin'- bir seçenek sunar. Dünyanın en önemli kelimesi olabilir. Demek ki yol açık. Bu da onu doğrudan erkeğin sırtına atıyor. Çünkü eğer 'Yapabilirsin' ise 'Yapamazsın' da doğrudur.
Steinbeck, Kabil ve Habil'in hikayesini ele alıyor ve Kabil'i (Cal Trask formunda) sempatik karakter haline getiriyor. Cal Trask, yıkım uğruna yıkıcı bir şekilde hareket etmiyor, ancak Cal'in ikiz kardeşi Aron'u tercih eden babası Adam'ın onayını ve sevgisini çaresizce bekliyor. Ancak hikaye o kadar da basit değil; Cal ve Aron, 600 sayfalık romanın son çeyreğine kadar ana karakterler olarak giriş yapmıyorlar. Dolayısıyla bu kitabın Kabil ile Habil'in yeniden anlatımı olduğunu söylemek, kitabı aşırı basitleştirmek olur. Kitabın ana teması herkesin içindeki aşk arzusu ve bu arzunun insanları nasıl yıkıcı davranışlara yöneltebildiğidir.