Anne , baba, dört kardeş, halalar, teyzeler, yeğenler,kuzenlerle çok geniş bir aileye doğmuş Bergljot'a kalan miras yalnızlıktır. Bu kadar geniş bir ailenin çirkin ördek yavrusudur o. Dışlanmıştır . 5-7 yaşları arasında yaşadığı travmanın izlerini 60li yaşlarında dahi yaşamaya devam etmektedir. Fakat kitapta kahramanın kurban rolünde olmaması, bu kadar ağır bir konunun çok naif bir dille, tabiri caizse bağırmadan anlatilabilmesi beni yazara aşık etti. Bu türden üsluba daha önce rastlamadım desem yeridir. Yazarın bu ağır travmayi yaşayan ,yaşatan, etkisinde kalan karakterlerin ruhsal yolculuklarını okuyucuyu bogmadan fakat derinlere kadar hissettirerek yaptığı durum degerlendirmesi beni benden aldı. Kitabın tüm karakterleri canlı kanlı her gün gördüğümüz insanlardı sanki. Sevdim yazarı. tabii ki bu türden olaylar artık yaşanmasın, insanoğlu sevmeyi öğrensin artık diye yalvarıyorum