Kitabın ele aldığı ana soru "Yaşamın ve evrimin bir yönü var mı? Yönü varsa bir hedefi var mı?". Yazar var olduğunu savunuyor. Oyun teorisini kullanarak, ve doğal ile kültürel evrimi ilişkilendirerek bize bu tezini kanıtlamaya çalışıyor.
Kitap üç bölüme ayrılmış:
İlk kısım insanlık tarihinin bir özeti niteliğinde. İşbirliği, tarım, din, yazı, feodalite, coğrafi keşifler, bankacılık, matbaa vb. icatlar üzerinden kültürel evrimin ilerleyişi anlatılıyor. Roma'nın yıkılması kötü müydü, Batı medeniyeti Doğu'yu nasıl yakalayıp geçti, çok uluslu imparatorluklar neden çöktü, WTO ve IMF gibi organizasyonlar bir dünya hükümetinin habercisi mi gibi sorular oyun teorisi kapsamında cevaplandırılıyor.
İkinci kısım ise doğal evrim ile ilgili. Entropi ve hayat, hücre ve çekirdek, akraba seçilimi, canlı kolonileri gibi konular işleniyor. Sonucunda ise zeki bir yaşam formunun ortaya çıkışı kaçınılmaz mıydı sorusu üzerinde duruluyor.
Kitabın son bölümünde ise doğal seçilimin ortaya çıkışı, insanlığını geleceği ve evrensel biyosferle ilgili yazarın teorilerini içeriyor. Bu kısmı uçuk bulsam da okuması eğlenceliydi.