Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
19.yyın şüphesiz en iyi kitaplarından biridir diyebilirim. Herkesin kendine göre bir şeyler bulabileceği bir kitap kesinlikle. Sana, bana, hepimize hitap ediyor. Özellikle kapitalizmin getirdiği tüketim çılgınlığında birazcık olsun minimalizme doğru kaymamızı sağlayabilir. Yazarımız THOREAU Walden Gölü'nün kenarına yerleştikten sonraki süreci o kadar güzel betimlemiş ki, işte gerçek bir yazar diyorsunuz. Walden Gölü' nü bir anlatışı var ki hayran olunası..
Sivil itaatsizlik konusuna gelince elbetteki her toplumda buna benzer olaylar görmekteyiz. Ölüm oruçları, grevler, oturma eylemleri vb. Bütün bunlar ve yazarımızın devletler üzerine yazdığı yazı da birer tartışma konusu olabilir elbet aramızda. Sivil itaatsizlik konusunda Gandi'yi, Martin Luther King 'i vb. etkilediğini de görüyoruz. Elbette yazarımızın belli düşüncelerine katılmamakla birlikte minimalizme getirdiği düşünceler ve aç gözlülük üzerine yazısı mükemmeldi.
88 syf.
9/10 puan verdi
Kitapta genel olarak konu alan pasif direniş anlayışını uygulayabilmeyi pek gerçekçi bulmasamda dilinin sivriliği o kadar hoşuma gitti ki biri benim yerime gerekli yerlere küfür ediyormuş gibi rahatladım.
"Ben Afrika'da kanat çırpan kelebeğin, Kuzey Amerika'da yarattığı kasırgayı istiyorum. Ben kaos istiyorum…"
Kitabın sivil itaatsizlik bölümü bana yukarıdaki cümleyi hatırlattı.
Bireysel eylemin gücünden, tek bir insanın vergisini ödemeyip bunu sorgulamakla başlattığı eylemin sistemi nasıl değiştirebileceğinden bahsediyor.
(Bu teori çok yüksek gelen faturalara uygulanabilirse ne olur diye düşünmüyor değilim)
Devletin halktan aldığı gücü nasıl olupta halkın aleyhine kullanabildigini sorguluyor.
Halkın sorgulamadan devam ettiği sürece de suyu yavaş yavaş ısıtılan bir kurbağa gibi her türlü yaptırıma boyun eğmesinin yanlışlığından bahsediyor.
Yürümek bölümünde yazar tüm diğer kitaplarında olduğu gibi doğayla uyumun uyumlu yaşamanın değerini, bu uyumun insanı nasıl bilgeliğe götürdüğünü sakince anlatıyor.
Kitap hiç ütopik değil, gayet uygulanabilir metotlarla daha iyi daha özgür bir yaşam nasıl olmalıyı anlatıyor.
Güzel akıcı ve son derece anarşist bir kitap.
88 syf.
9/10 puan verdi
Henry, vahşi doğada yaşam mücadelesi veren bir hayvan kadar doğayı içselleştirmiş bir kişi. Modern hayatla zerre münasebeti olan, zihninde modern hayatın izlerini taşıyan birinin yazarı tam manasıyla anlayabileceğini, yazarın duygularını paylaşabileceğini sanmıyorum. Betondan müteşekkil, kaloriferin ısıttığı ve yapay ışıkla aydınlanan dört duvar arasından birkaç sayfa süreyle uzaklaşarak, ilkel bir çağın sadeliğinde, daha önce ayak basmadığım yerlerde kısa bir yürüyüş yapmak keyifliydi.
132 syf.
9/10 puan verdi
"Statükoya karşı dikilmek cesaret ister, statükoyu destekleyen güçlerin dehşet verici azametini göze almak gerekir, fakat cesaret bir zamanlar hüner gösterileriyle ya da sözünü esirgemez korkusuzluklarıyla bilinen entelektüellerin, uzmanlar, akademik gurular ve medya ünlüleri olarak üstlendikleri yeni rolleri ve makamları uğruna kaybettikleri
Gerçekten çok güzel cümleler var, fakat cidden, bu kadar tasvir ve aynı şeylerin yinelenmesi gerekli mi? Bilmiyorum, en azından ilk kısmı okunabilir, fakat bu kadar tasvir yalnız okuyucunun zamanından çalıyor.