Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.15
Bazı çocuk kitaplarını önce büyükler okumalı.
"Sahip olduğumuz şeyler, boynumuza astığımız kolye, duvara astığımız diploma, ne kadar pahalı olursa olsun bindiğimiz otomobil, giydiğimiz en markalı kıyafetler, ister küçük, ahşap, nohut oda bakla sofa bir kulübecik olsun, isterse yüzlerce odası olan bir saray olsun oturduğumuz evler, kredi kartlarımızın limiti kartvizitimizde yazan ünvanlar... Hiçbiri "Ben kimim?" sorusunun aklımızda ve kalbimizde cevap bekleyen yerini doldurabilecek kadar büyük değildir.
Çünkü bizi birer BEN yapan onlar değildir.
Biz birer ben olarak bu dünyaya onlarla birlikte gelmediğimiz gibi, onlarla birlikte gidecek, yahut giderken onları da yanımızda götürecek değiliz."
Kitabın kapağını şimdi kapattım ve dedim ki keşke elimde tuttuğum bu kitap, koca bir ansiklopedi olsaymış da ben onu oku oku bitiremeseymişim; ömrümün her gününe bir kaç yaprak düşseymiş. Sanırım en güzel şöyle ifade edebilirim; bir kitap okudum, bir pencere edindim. İyi ki!
Yine çok güzel bir kitaptı, yine hiç sıkılmadan okuduğum ve birçok şey daha öğrendiğim bir seri kitabı oldu. Bu 'Çaylak ile Filozof' serinin üçüncü kitabı ve bu kitapta, serinin diğer kitaplarında olduğu gibi daha önce belki de kendinize sormadığınız soruları sorucak ve aynı şekilde de cevabını çok güzel bir şekilde alacaksınız. Okunma sayısı çok az olan bir seri ama gerçekten de fazlaca okunması gerekiyor. Okumayanlara bu seriyi kesinlikle okumalarını öneririm :)
"İnsanlığımız zaafa düştüğünde, ciğerlerimize ilk yapışacak mikrop, ırkçılık olur..."
"Ruhun ırkı yoktur."
Kalbim kırılmış falan değildi. Aynaya baktığımda ne gördüğümün gayet farkındaydım ben. Gözlüklerimi çıkardığımda hafif şaşı oluyordum. Kulaklarım biraz kepçeydi. Kollarım ve bacaklarım güçsüzdü. Solucan kadar zayıftım ve boyum da bir türlü uzamıyordu... Sesim ise belki bir süre sonra değişecekti ama bir saksağanınki kadar çirkindi. Sivilcelerim vardı. Ve her geçen gün sayıları artmaktaydı. Saçım da iki tepeliydi. Onları ne tarafa taramam gerektiğine bir cürlü karar verebilmiş değildim. Bütün bunlar yetmezmiş gibi terlediğimde fare ölüsü gibi kokuyordum. Şükürler olsun, gülerken, ya da konuşurken içerisi görünen bir ağzım yok. Dislerim bir kunduzun dişlerine benziyordu çünkü. Hem sarı, hem de kazma gibi. Onlara tel takacaklardı. Filozof, DR. ORTODONTIST'ten randevu bile ayarlamıştı. Yani bütün bunlar yetmezmiş gibi, yıllarca ağzımda tellerle dolaşacaktım. Sırf kendimi iyi hissedeyim diye bana, “Sen çok yakışıklısın. Robert Redford seni görse depresyona girer, oyunculuğu bırakır ve hayatını bir çiftlikte atlara fısıldayarak geçirirdi!" deseydi, Filozof'a inanacak mıydım sanki? Elbette inanmayacaktım!
İlk kitap kadar anlamlı.+9 yaş üzeri çocuk kitabı olsada yetişkinlerin de okuyunca kendilerinden birşeyler bulacağı bir kitap. Yine çaylak ve filozof arasındaki yaşama dair sohbetlerinden bahsediliyor. Hayata dair bildiğimiz şeylerin altında yatan gizli anlamları net görmemizi sağlayan bir kitap. Mutlaka okumalısınız.
İyi okumalar.
Çaylak ile filozof benim için unutulmaz olacak .Daha ilk kitabından anladım bunu. Kitapta bir ben olmaktan,hani bazen başkaları gibi olmayı isteriz aslında zaten bir başkası olarak yaratıldığımızdan, insan olmanın ne kadar önemli ve özel olmasından bahsediyor.En önemlisi de BEN KİMİM ? sorusunu kendimize sormamız gerektiğinden bahsediyor.Hepimiz değerliyiz hepimiz özeliz çünkü bu yıldızların altında bizden bir tane daha yok bunun farkında olup şükretmemizi sağlıyor.Bu kitap bence büyük küçük herkese sesleniyor. Okumayanlara okumasını okumuş olanlara da kitaplığa atıp tek seferde okumakla bırakmamalarını tavsiye ederim.