133 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 34 hours
Edirne'de üniversite son sınıf öğrencisi olan Engin ile Gönül mühendisinin hikayesini okuyoruz kitapta.Edebiyat kulübü toplantısında yolları kesişiyor ikilinin.Konuşma güçlüğü çekmesinden dolayı insanlarla iletişim kurmakta zorlanan dili, Gönül Mühendisi'nin karşısında bülbül kesilir ve sevinçle geldiği bu şehre hüzünle veda ederken aşkını ilan edebilmek için tercihini, bildiği en iyi yoldan yani yazarak kullanır. . Kitaba başlar başlamaz beni içerisine çekti.Sonunun böyle bitmesini hiç istemezdim.Yaşanmış bir hikaye anlatılmış kitapta.Birde yazarın kalemi çok samimiydi oyüzden kitabı bir oturuşta okudum.İnce fakat pek çok duygu barındıran bir kitaptı.Herkese tavsiye ediyorum.
Feveda
FevedaEngincan Çetin · Perseus Yayınevi · 202117 okunma
Hammurabi Kanunları bu yüzden eski Mezopotamya'nın ideal toplumsal düzen anlayışını kavramak için iyi bir kaynaktır. Metin başlangıçta Anu, Enlil ve Marduk'un ("Mezopotamya pante onu"nun en önde gelen tanrıları) Hammurabi'yi seçerek, "adaletin imparatorluk topraklarında hüküm sürmesini, kötülüğün ve habisliğin
Sayfa 117 - Kolektif KitapKitabı okudu
Reklam
İsmâil, gönülde İsmin söylersin sen peygamberi'ne salavat okursun sen Kur'ân tilavetine devam edersin sen İman servetin var, Elhamdu Lillah
272 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 8 days
"her şeyle uğraşmak, herkese her şeyi öğretmek kolay değildir beyler..." oğuzcuğum atay'dan bir kitap daha bitirmiş olmak her ne kadar üzse de kitabın kusursuzluğuyla bunu telafi ediyorum. okuduğum ilk biyografik romandı ve bu romanda "mustafa inan şunu yaptı, bunu yaptı" yazdığını düşünmek gibi büyük bir hata yapmıştım
Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan
Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnanOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202017.2k okunma
''Dünya gözüyle cenneti görmemiş kişi, ertelenmiş ödüllerden kendine bir cennet inşa edermiş.''
Sayfa 83 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Osmanlı Devleti döneminde kendi bölgelerinde, kendi inanç ve geleneklerini korkusuzca yaşayan, medreselerinde kendi dilleri ile eğitim alabilen Kürtler, yüzyıllar boyunca devletlerine sadakatle bağlı kalmışlar, kendilerine ihtiyaç duyulduğu zamanlarda bütün güçleri ile Devlet-i Âliye’nin yanında yer almışlardır. Birinci Dünya Savaşı’nda ve çok çetin şartlarda yaşanan İstiklâl Mücadelesi’nde her zaman en önlerde mücadele eden ve bu milletin kurtuluşu ve yeni devletin kurulmasında Türk kardeşleri ile birlikte ‘İslâm Kardeşliği’ anlayışı içinde var güçleri ile gayret gösteren bu insanlar, yeni devletin kurulmasından sonra unutulmuş, dillerini konuşmalarına izin verilmemiş, suçlu-suçsuz birçok yerde husumet ve hakaretlere maruz kalmışlardır. Doğu illerinden askere giden ve Türkçe bilmeyen insanlarla alay edilmiş, küçümsenmiş ve birçok yerde de ‘kuyruklu Kürt’, ‘mağaradan çıkma’, ‘asker katili’ ve ‘kıro’ yakıştırmalarına muhatap edilmiştir. Kim ne derse desin bu meyanda çok acı ve trajik hadiseler yaşanmış, Şeyh Said Hadisesi, Dersim Olayı ve 12 Eylül Hareketi’nden sonra on binlerce masum insan, çok haksız ve insanlık dışı muamelelere maruz kalmıştır. Kürtlerin devlete küsmesi ve ayrılık düşüncelerinin neşv-ü nema bulması da tedrici olarak Şeyh Said Hadisesi, Dersim Olayı ve 12 Eylül Hareketi’nden sonra büyük bir hız kazanmış ve bu ülkenin huzur, rahat ve sükûnu ile sosyal, siyasal ve ekonomik gelişmelerine büyük bir darbe vurulmuştur.
Reklam
1,000 öğeden 821 ile 830 arasındakiler gösteriliyor.