Yes'a,
Kraliçe Yesiyis,
Asiye,
ve anne..
Lugatından en güzel kelimeleri tane tane kağıda dökmesi, cümleleri boncuk dizer gibi özenle dizmesi, sayfaların her birinde Nil'in Melikesi'nin bir özelliği...
Sibel Eraslan'ın yüreğinden sağanak sağanak, ılık ılık yüreğime akanlar o kadar güzel, o kadar masumane ki kitapta bir anne sıcaklığı var, yaren
- Şurdan döneceğim galiba. (Dönülür)
- Düz gidersem, hemen soldaymış. (Düz gidilir, solda bir tabela görülür, tabelaya rağmen emin olunamaz çünkü arka kapıyı bulmuş Matruşka, ön tarafları sevmezdi zaten hiç.)
İçeri girilir. O la la! Işıklar, yansımalar, sesler, koku, hızlı adımlar.. (Derin nefes al-ver, al-ver..)
Ve gelir kurtarıcı ses;
-
“İnsan ne acayip! Nasıl da muameleyi değiştirdi... Ben evvel ne idiysem gene oyum. Zatımda hiçbir tagayyür yok, yalnız sıfatım değişiyor. Demek ki sıfat, zata galebe ediyor. Yazık, yazık!”