"Oysa dinin alâmetifarikası yaşanan bir inanç bütünü olmasıdır; yoksa salt filozofik bir akide, rasgele bir telâkki tarzı olması değil...
Sayfa 31
Yüzüme çarpan saydam kapıyı zorlamanın alemi yoktu artık. O, kalbimin derinliklerine demir atmış bekliyordu. Oradaydı. Oydu.
Sayfa 101
Reklam
Onun beni çektiği parlak, yoğun bakışlarla uzayın kara deliğınden içeriye dalıyorum, orada zaman tükeniyor, orada mekân tükeniyor, ben tükeniyorum, geriye bir tek o kalıyor, ama nasıl: tükenmez masallarından birini yol üstüne bırakmış ve oradan geçen biri onu alsın diye bunu yapmış: garip bir Şehrazat bu, buranın bir girişi varsa, bir çıkışı da olmalı, çunkü burada her yer giriş ve her yer çıkış, burada her an şimdi ve her an geçmiş, burada her an aynı anda gelecek, burada herkes o, çünkü burada kimse yok, çünkü burada o'ndan başka kimse yok, ah, o yoksa ben nasıl burada olabilirim ve kendime nasıl buradayım diyebilirim.
Sayfa 75
Her tarafta balıkgözleri, pencereler, balık gözlerinden yapılmış ölü pencereler, ölü pencerelerden yapılmış balık gözleri... Sevgili acaba onların hangisinin arkasında duruyor? Niçin görünmüyor? Beni kahrediyor? Çıksana, kahrolası, yüreğimin yarası! Baktığım her pencereyi yüzüme kapatan sen değilsen, kim?
Sayfa 73
Kendi ölü halim, onun, yüreğimde yaşadığının kanıtı gibi geliyor bana. Bilmeyen için bu da hastalıklı bir duygu sayılabilir, oysa balıklara ünsiyeti olanlar ne dediğimi bilecektir.
Sayfa 63
Hayatımın o ana değin geçmiş olan bütün geçmiş zamanları, yolculuğumun şimdi başlayacak olan bu noktasına ulaşmak için bir ön hazırlığı mesabesinde. Bilerek, bilmeyerek işlediğim işlerin tümü, beni bu noktaya, bu başlangıç noktasına getirmek içindi. Buraya geldikten sonra, hayatımın geçmiş olan bütün geçmişi arkada kalacak, atılacak: yapı bitirildikten sonra, iskeleyi saklamanın anlamı olur mu?
Sayfa 20
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.