Rabbim, günahlarım büyük ve çok, Ancak Senin merhametin daha fazla biliyorum, Yalnızca adil umut edecekse, günahkar nereye sığınsın? Sana sığınıyorum ya Rab, istediğin gibi mütevazice. Sen de elimi geri çevirirsen, bana kim merhamet etsin? Sana varmak için bir yol bilmiyorum, Umuttan, Senin yüce merhametinden ve Müslüman varlığımdan başka.
Sayfa 99
Reklam
“Bir düşünce ne kadar aşırı olursa onun parlaması da o derece keskin, fakat ömrü de o oranda kısa olmaktadır.”
3140 Ahlaklı olmaya saygı duyarken, ahlakçılığı neden hor görüyoruz? Çünkü ahlak eylem demektir; ahlakçılık ise söz- den ibarettir. Ahlak insanın kendisine yönelttiği taleptir, ah- lakçılık ise başkasına yönelik taleptir. Bu yüzden ahlak her zaman ahlaklıdır, ahlakçılık ise genelde ikiyüzlüdür yani ahlaksızdır.
2182. Farkında olmadan kendi bedenimizin ağırlığını nasıl taşıyorsak, kendi kusurlarımızı ve zaaflarımızı da aynı şekilde taşıyor ve hissetmiyoruz. Hissettiğimiz şey diğer insanların kusur ve zaaflarıdır.
Sayfa 64
2354. Ruh da beden gibi acır. Bazı günler, tıpkı fırtına öncesi eski yara izlerinin sızlaması ve hayat boyu topladığınız ve bir an unuttuğumuz darbelerden dolayı kemiklerinizin ağrıması gibi ruhun üzerindeki tüm yara izleri, zamanla sinmiş olduğunu düşündüğünüz o eski acılar bir anda "parlayıverir." O günlerde moraliniz düşüktür, kendi kendinizle kalırsınız; hiçbir şeyin kaybolmadığını, yok olmadığını, özellikle de acı- ların ve kötü anıların kaybolmadığını hatırlatmak için yaraları açılan ruhunuzla uğraşırsınız. O acılar ve anılar bir süreliğine siner, bilinmez bir derinliğe doğru çekilir, tıpkı şimdi çekilecekleri gibi. Artık gözleriniz tekrar ışık almaya başlayacak. Gelecek sefere kadar
Sayfa 57
Reklam
2324. Her şeyi yaşayıp dayandığında, yüzlerce kez düştükten sonra tekrar ayağa kalktığında, sahte umut ve avuntulardan vazgeçerek, gerçeklerle dişini sıka sıka yüzleştiğinde, işte o anda anlıyorsun ki hayatın bütün anlamı kötülük ile mücadele etmekte. Bu mücadelede yapılabilecek çok az şey vardır fakat geriye kalan tek şey mücadele etmektir. Onun dışında mutlak bir çöküş ve sonsuz bir ölüm vardır.
Sayfa 59
İnsan hayatında, sadece ölüm düşüncesinin bir arzuyu uyandırabileceği ve ruhu topyekün uyuşukluğundan çıkarabileceği durumlar vardır.
“Hayatın mutlu bir sonu olabilir mi? Bunu nasıl düşünebilirsin? Her insan zarar ve ziyana uğramıyor mu? (El-asr suresi)”
Dibi görmek
1332. Bazen öyle geliyor ki, insan hayatın zorluklarına katlanabilmek için cehennemin 9. katına kadar inmelidir. Bunun anlamı katlanılmaza katlanmak, kabul edilemezi kabul etmektir. Korktuğu her şeyi kabul etmek, istisnasız her şeyi. Dünyanın tüm musibetlerinin başına gelmiş, en acı kadeh hariç tüm acı kadehleri içmiş gibi geldiği anda, o en acısını da alıp son damlasına kadar içmek. Bir gecede saçları ağarmış insanlardan bahsediyorlar. En dibe kadar inenler onlar mı? Döndüklerinde ise onlardan geriye kalan, tüm dünyanın, yerin ve göğün karşısında durabilir, her türlü gerçekle korkusuzca yüzleşebilir. Olabilecek her şey onların başına gelmiştir ve artık korkacak bir şey kalmamıştır, hiçbir korku yoktur artık. Onlar, her nasıl olursa olsun hayatlarını sükunetle ve onurlu bir şekilde yaşamaya, sonuna kadar dayanmaya hazırdırlar. Hayata katlanabilenler, ölüme de katlanabilirler. Çünkü hayat ölümden daha zor ve daha tehlikelidir.
Sayfa 30
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.