Dışarıdan bakılınca ince, 14 hikayecikten oluşan kısa bir kitap gibi görünse de içine girince durumun hiç de öyle olmadığı anlaşılıyor. Sayfalar çevrildikçe Tante Rosa; hem sonuna kadar özgür hem de kendi yalnızlığına hapsolmuş ruhu, istekleri, hayalleri, ardında bıraktığı hayatları, hayvanları, kutsal kitabı saydığı Sizlerle Başbaşa dergisi, prensesliği, kontesliği, grand düşesliği, dişiliği, kişiliği, başkaldırışı, boğulup defalarca boğulup yine de yılmadan ayağa kalkıp sıfırdan hayata başlayışı, ne istediğini hem bilişi hem de bilemeyişi, dehlizlerde emekleyişi, rüzgarlarda sürüklenişi, kapılardan kovuluşu, kapıları kendi isteğiyle kapatışı, gözündeki yaşı, şapkasındaki taşı, her ayrıntısıyla devleşen hem iç sesimiz gibi çok iyi tanıdığımız hem de büyük bir yabancılık yaşadığımız muazzam bir karaktere dönüşüyor.
Kısacası; Tante Rosa, i love you.
1992 yılında Işıl Özgentürk'ün yönetmenliğinde Seni Seviyorum Roza olarak bu kitap filme de uyarlanmış. Nasıl bir uyarlama yapılmıştır bilemiyorum ama yakın zamanda izlemeyi planladığım filmlerden.