“Doğma büyüme bir İstanbullu olan Âkif, geleneğin ve yüzyıllar içinden süzülüp gelen İstanbul görgüsünün yaşandığı bir çevrede büyümüştü. Bu tecrübenin üzerine bir de onun benzersiz dikkati, gözlem gücü ve yürüme zevki ilave edilirse büyük eseri Safahat'ın aynı zamanda eski İstanbul, daha genel mânâsında eski hayatımız için bulunmaz bir kaynak olduğu ortaya çıkar.”