İstanbullular gelip, onların bir aylık kazancını bir akşam yemeğine veriyorlarmış, öyle söyleniyordu.
Sayfa 9 - İnkılâp KitabeviKitabı okuyor
Geldikleri gibi giderler!..
Gayri ihtiyari "Geldikleri gibi gidiyorlar mı ne?" diye düşündü Afife. Yaklaşık dört yıl önce, yani 13 Kasım 1918 günü "Kartal" isimli istimbotta Gazi'nin "Geldikleri gibi giderler!" dediğini bir yerlerden duymuştu güzel kız. Öngörüsü çıkmıştı büyük askerin. Bu sözleri söyledikten sonra sadece asker değil aynı zamanda büyük bir devlet adamı olduğunu da göstermişti Gazi. Onun 19 Mayıs 1919'dan itibaren yaptığı planlar uygulanmış, böylelikle Yunan sadece İzmir'den kovulmamış, Anadolu'nun her yerinden çekilmek zorunda kalmış ve hatta o gün itibariyle İstanbul'dan bile demir almaya başlamıştı. İstanbullular gün boyu, Yunan gemilerinin İstanbul'dan kaçar gibi gidişlerini gözyaşları, naralar, feryatlar içinde izlediler.
Destek YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Dönmek diyordum, melekler ‘arş’ın, yani dünyanın; hacılar Kabe’nin, gezegenlerse güneşin etrafında dönerler. Tasavvuftaki deveran da işte bu ilahi dönüşlere işaret eder. Bilmem anlatabiliyor muyum? Hatta kimi dervişlerin döne döne gökte kayboldukları rivayet edilir.”
Henry Post Mimar mı,Kasap mı?...
Vali ve Belediye Başkanı(yalnış yazmadım ikisi de bir arada) olan Sayın Lütfi Kırdar bu zarif mimarın tesirinde kalır. Görevde bulunduğu (1938-1949) müddetçe ona arka çıkar.İşaret ettiği her yıkımı yapar.Prost bütün dünya kentlerinin metroya yöneldiği yıllarda istanbul'u geniş otomobil yollarıyla donatmakta ısrarlıdır .Zira bu bahane ile bir minare ormanını andıran şehri budayacak ve bizans eserlerini ortaya çıkaracaktır. Nitekim Atatürk Bulvarı ile Bizans Kemerini şehrin silüetine katarken, surlara paralel seyreden yollarla Roma mirasını göze sokar.Eyüp,Ayvansaray gibi medrese, tekke cami, türbe ,kabristan yoğunluğu fazla olan bölgelerden çok rahatsızdır ancak aşikare tırpan atamaz.Prost ,şeytanın bile aklına gelemeyecek bir plan yapar. Kazlıçeşme'yi dericilerinin emrine verir, Altınboynuzu sanayi tesislerini açar .Böylece hem dünyanın en büyük foseptik çukurunu elde edecek, hem de işçi kesimini havaliye celb ederek tarihi eserleri gecekondulara ezdirecektir. Bir gün Haliç'in beton karası binalarla kuşatılacağını,suyunun kirleneceğini ve havanın çoraptan beter kokacağını adı gibi bilir. İnanabiliyor musunuz bir ihtiyar adam bütün bunları başarır.Yetmez Aynalıkavak Kasrı'ndan Okmeydanı 'a kadar uzanan alanı( Fatih'in ordusu namaz kıldığı için İstanbullular o toprakları mescit kabul eder, hayvan bile otlatmazlar) yeryüzünün en çirkin yapılaşmasına açar. O güzelim menzil taşlarını hırslıların ve hırsızların önüne atar.
Sayfa 241Kitabı okudu
Mühendis de İstanbullu olacaktı herhalde... Hep bu İstanbullular okuyup adam olurlardı... Adam olmak.. Adam ha! Okumak başkaydı, adam olmak gene başka... Hurşit Ağa'nın parasına puluna, viskisine tamah ederek yolu fakir fukaranın tarlasından geçirmek adamlık mıydı?
Sayfa 85
Kim kazana kim yiye...
Kıyılara pahalı lokantalar açılmıştı, en taze balığı almak için yarışıyorlardı. O balıkları tutanlarsa ömür boyu adım atamazlardı oralara. El yakan fiyatlarla ne mümkün. İstanbullular gelip, onların bir aylık kazancını bir akşam yemeğine veriyorlarmış, öyle söyleniyordu. Lüks otellerde bir kadeh içkiye veriyorlar o parayı diyenler de vardı...
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.