Bu giderek yayılan büyük adaletsizlik açgözlülüğün ve açgözlülerin gücünden kaynaklanıyor. Bu aşağılık, yok edici sınıfın, toplumun en temel şekillendiricisi medya üzerinde neredeyse mutlak bir hakimiyeti var. İletişim kanalları (bağımsız kanallar belki de değişimin elçisi olacaklar) doymak bilmez açgözlülükleriyle hareket eden devasa şirketlerin ve milyarderlerin kontrolünde.
Her şeyi kendi bildiği şekilde yapmaya çalışıyor ama kendi bildiği biçimde yapınca da hiçbir şeyi halledemiyordu.
Reklam
Şans sevdiği bir kavram değildi. Şans, onun nazarında, aptalların kabiliyet yerine koydukları bir şeydi.
Elbette biri için önemli olan bir şey bir başkası için hiçbir şey ifade etmeyebilir.
Şans sevdiği bir kavram değildi. Şans, onun nazarında aptalların kabiliyet yerine koydukları bir şeydi tamamen tesadüfler neticesinde hayatta kalmıştı ama tesadüf asla sığınılacak bir liman olamazdı. Gençlerin şansa, kadere, kısmete inandıklarını gayet de iyi biliyordu. Adı üstünde şans şanstır diye düşünüyor, "Yazı tura atan görülmez elin ceset kadar soğuk olduğu kanaatini taşıyordu".
"Cinayetin ardından ailelerin hissettiklerini tanımlayacak en iyi his budur işte. Tıpkı hayalet bir uzvun ağrıması gibi boş evde bitip tükenmek bilmeyen katlanılmaz acı."
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.