Unutmayın! Dizginlenmeyen nefisler hesapsızca ister; maslahatçı akıllar bu isteğe makul görünen gerekçeler uydurur; uyuyan vicdanlar güya bu zulmü aklar. Ama bugün kaçtığınız her bir günah yarın yüzlerinize vurulacaktır. Vesselam!…
Hiç kimse; ‘Birileri benim yerime haddi aşanlarla mücadele etsin, ‘ diyemez. Ateşi gören herkes onu söndürmeye çabalamakla mükelleftir. Ya kalben buğzedersiniz; ya dilinizle uyarırsınız, ya da elinizle düzeltirsiniz; bu gücünüze ve teslimiyetinize kalmıştır. Yarın Hesap Günü her nefis kendi ameliyle Rabbinin huzurunda olacak. Bile bile kendinizi ateşe atmayın!
Reklam
Eğer bir memlekette zulümler çoğalmışsa, haddi aşanlar gemi azıya almışsa hakka riâyet eden vicdan sahiplerinin bu insanlara dur demesi gerekir. Neyime lâzım, benden uzakta kalsınlar, diyerek bu ateşe sırtlarını dönenler tüm bu suçlara iştirak etmiş olurlar Bu yüzden Deden Resûlullah; ‘Zulüm karşısında susanlar dilsiz şeytanlardır.’ buyurdu.
Resûlullah (s.a.v) dünyasını değiştirmezden evvel; Her kim Âdem’in ilmini, Nuh’un azmini, İbrahim’in hilmini, Musa’nın celâlini, Yusuf’un cemâlini ve İsa’nın takvasını görmek dilerse Ali’ye baksın!… demişti.
Ali Ekber’in zihninde mukayeseler vardı. İslâm’ın ilk yıllarında Resûlullah (s.a.v) Mekke’deyken mümin olmak belâlarla kuşatılmak demekti. İnanç sahipleri Allah adına her hareketleri ve Resûl’e olan bağlılıklarından dolayı bedeller ödemişlerdi.
Allah’ım! Bizi kötülük emreden nefisten, şerri fikreden akıldan, uyumakta olan vicdandan ve şeytanın vesveselerinden koru!” diyordu.
Reklam
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.