Eğitimsiz toplum, pusulasız gemi gibidir rüzgâr hangi yöne eserse, o yöne yelken açar.
DNA nükleotidindeki bir değişiklik ,söz konusu DNA şifresinde var olan proteinin tek bir aminoasidinde değişikliğe yol açar. Avrupa asıllı insanların alyuvar hücreleri aşağı yukarı küresel bir görünümdedir .Afrika asıllıların bazılarındaki alyuvar hücreleri ise orak biçiminde ya da hilal görünümündedir.Orak şeklindeki hücreler daha az oksijen taşırlar ve bunun sonucu olarak bir tür kansızlığa yani anemiye yol açarlar .Bu durum sıtmaya karşı daha büyük bir direnç sağlar.Ölmektense anemik olmak tercih edilir .Kanın işlevi üzerindeki bu önemli etki normal bir insanın hücresinin DNA’sındaki 10 milyar nükleotidden bir tekindeki değişikliğin sonucudur .Öteki nükleotidlerdeki bir değişikliğin neler yapılabileceğinden henüz habersiz durumdayız.
Reklam
Başkalarına şirin görünmek adına tatlı diliyle göz kamaştıran çoğu erkek evde dışarıdakinin aksine kapa ve sertti. Eve girilip kapılar kapatıldıktan sonra, üzerine giyilen maske çıkarılır, alttan çıkan gerçek yüz, saklama gereği duyulmadan sere serpe sergilenirdi. En büyük sevgıyı, sefkatı, merhameti “aile” hak ediyordu. Tatlı dil,nice kaplıları açan sihirli bir anahtardı. Aile içi iletişimde evde edinileni tatlı dilden rızıklanan bireyler mutmain olmanın yanında huzuru ve mutluluğu ortasından yakalarlar.
Sayfa 53 - Karina yayıneviKitabı okudu
Kitap Listesiii
Lordlar ve Varisler Krallar ve Soytarıları 17 Numara-Katliam 17 Numara-Piyes Emare-Sarmaşık Emare-Pusula Emare-Maske Onun Şeytanları
Trabzon, kıyıda demirlemiş, her biri aşağı yukarı ikişer grostonluk dört paslı askerî nakliye sefinesi ile, mazı ve akçaağaçlar içinde âdeta kaybolan Fâtih Câmii ve çevresindeki, herbiri mütevâzı birer mimârî şâheseri olan küçük evler ile, başta Zağnos Paşa’nınki olmaküzere taş köprüleri ve nice câmi ile, Küçük Ayvasıl Kilisesi, hükümet binâları,
Her doğan yeni bir gün, insan için tertemiz bir sayfa, ömür dediğimiz ve üst üste yığdığimız nefesler ise Allah'ın sunduğu fırsatlardı.Bahşedilen her nefes, nefsin heva ve heveslerine boyunduruk olmak için değil, yaratılış gayesini bulmak için verilmişti.Can çıkmadan huy çıkmaz demişlerdi ama esas can çıkmadan nefisler değişmeliydi.Baki olan, fâni olan nefisle yer değiştirmeliydi.Gönüllere Allah'ı anlatan olmamıştı.Dünyayı anlatan çoktu. Gözünü dünyaya, dünya ile açan çocuk çoktu.Böyle çocuklar yaratana yabancı, yaratılmışa ise hayrandı.Aklın terazisi onu görmek için vardı.Direksiz duran gökleri, ayı, yıldızları, ateş topu güneşi, birbiri ardına şaşırmadan gelen gece ve gündüzü görmemek mümkün müydü? Akıl başını göğe kaldırsa da yerin altına uzatsa da göreceği sadece Allah'tı.
Sayfa 506Kitabı okudu
Reklam
990 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.