(...) Böylece İttihat ve Terakki son bulmuş oldu. Hemen eklemek gerekir ki bu ancak hukuken bir son bulmadır. Zira örgütün adı değişmekle ya da yerine geçen Teceddüt Fırkası kapatılmakla İttihatçılık son bulmazdı. İttihat ve Terakki'nin ülkülerini benimsemiş olanlar, o program çerçevesinde davranmaya devam edeceklerdi.
Sevr Antlaşması
Vahdettin mutlaka imzalamak zorundaydı diye bir iddia olamaz sanıyorum. Birtakım şeyleri göze alıp imzalamayabilir, hatta cihat ilan edebilirdi. "Göze alınacak" muameleler arasında sarayından alınıp Napolyon gibi uzak bir İngiliz adasına sürgün edilmek de vardı. O, bunları göze alamadı. Atatürk ve arkadaşları ya da TBMM ise, yine birtakım şeyleri göze alarak, mücadele bayrağını açtılar. Bursa Yunan eline geçtiğinde, TBMM kürsüsünün üzerine siyah bir örtü örtüldü ve Bursa kurtuluncaya kadar onun orada kalması kararlaştırıldı. Sevr'i kabul edenlerin hain oldukları duyuruldu. Bu karar sayesinde Sevr tarihin "çöp tenekesi"ne ya da "derin dondurucu"suna kaldırılabildi.
Sayfa 154
Reklam
“…İsrail’in baş destekçisi ABD olmuştur.Böylece arkasını her zaman sağlam gören İsrail, mağrur,uzlaşmaz ve saldırgan olabilmiştir…”
Avrupa ülkeleri, pazarlarını büyütmek için birleşme yoluna gitmek durumunda kaldılar. Avrupa Birliği'nin temelinde bu gerçek yatmaktadır.
Burada işaret edilmesi gereken nokta, büyük devlet adamlarımız İnönü’nün Türkiye’yi savaşa sokmayarak yaptığı çok büyük bir hizmettir.
…..”Avrupalılar etnikmerkezcidir, hatta ırkçıdır. Başka ırktan, dinden olanlara hoşgörüsüzdür. Avrupa zaten etnik esasa göre örgütlenmiştir.” …..”Dolayısıyla soykırım Hitler’in işi olmakla birlikte, aynı zamanda bir Alman işi ve bir Avrupa işidir de.”
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.