Dinimi bulmuştum artık: Hiçbir şey bir kitaptan da ha önemli görünmüyordu bana. Kitaplığı, bir tapınak olarak görüyordum. Bir “molla”ın torunu olan ben, dünyanın çatısında, altıncı katta, Ana Ağacın en yüksek dalına tünemiş olarak yaşıyordum: Ağacın gövdesi asansör kabinesiydi.