Yazarın görüp, geçirdiği bir döneme yolculuk yapmış gibi hissettim bu kitabı okurken... Yazarın düşünce dünyasından bakmaya çalıştım olaylara. Tecrübe edindiği bir hayattan, çelişkisi olmayan müthiş tespitler mevcut kitapta.
Çoğumuzun hayatımızın belli bir döneminde günlük tutmuşluğu olmuştur diye düşünüyorum. :) Bu kitabı da İbrahim Tenekeci'nin
Buradaki insanlar dünyayı yasaklar dünyası haline getirmişlerdi. Katlanılmaz bir ketlemeler zinciri... Her şey ayıp, her şey günah... Ayıplanma, toplumca dışlanma korkusu yapışmıştı ruhuma ve onca yıldan sonra atamamıştım içimden. Bilinçaltımda hüküm süren yasakların çoğu, köklerini bu evden alıyorlardı. Böyle bir ortamdan nasıl bir roman yaşanmışlığı çıkardı? Nasıl gelişebilirdi insanların ince duyarlılıkları? Ruhsal derinliği, düşünsel çeşitliliği gelişmemiş bir toplumda nasıl bekleyebilirdik ki iyi romanlar?
Yıllardır yazarın bir çok kitabını okumuş biri olarak kalemine baya aşinayım. Kitapları her daim ayrıntılarla ince ince işlenmiş ve mutlaka içeriğinde ders çıkaracağımız konulara değinmiş oluyor Her bir yeni kitabıyla kalemi daha da kuvvetli bir şekilde karşımıza çıkıyor Son çıkan kitabımız ile bu sefer geçmiş bir döneme, 1800’lü yıllara gittik.