Ne yaparsan yap, ne kadar kurtulmak istersen iste bu Araf'tan, insan tek başına, çırpınışlarıyla ve kendine rağmen ne kadar yol alabilir ki ömrü boyunca? Geçmişi, kökleri, kadim korkuları, kelimeleri insanın peşini ne kadar nerede bırakır ki?
Reklam
Hep kocaya mı kaçılır sanıyorsun, asıl kocadan kaçılır, ben geç bile kaldım. Aklın varsa evlenmezsin, evlilik dediğin nedir? Sen de binersin o tahta sallanırsın bir hafta, işte o kadar! Ah ben bir okuryazar olaydım, kolumda altın bir bilezik olaydı; ben o Paşık'ın kahrını, dayağını bunca sene çeker miydim? Neyse ki şimdiki kızlar akıllı, okuyorlar ve her şeyi bizden iyi biliyorlar...
Varlıkları bir dert, yoklukları ayrı bir dert. Çenesi hiç susmasaydı da, gelene gidene karışsaydı da, aha canı sağ olaydı, şurada gölgesi olaydı.
İnsan gençken başını önüne eğiyor, sabırlı oluyor, yutuyor, katlanıyor ama yaş geçince, melike olsan karşısında konuşmadan duramıyorsun, susamıyorsun. Kocaya susmaların dolup taşıyor; artık toruna susuyorsun, geline, kıza susuyorsun ama artık kocaya susamıyorsun. Ee bende artık azın adamı değilim, altmışımı devirdim, gayri bir erkek de ben oldum. Bakmayın çektiğime, çekilecek adam değildi, kaderimdi, çocuklar küçüktü, arkam yoktu çektim. Hep, çocuklar büyüyünce biri beni kurtarır diye umutlandım.
Aah benim çocuklarım küçükken çok akıllı, usluydular; büyüdükçe, sokağa çıktıkça delirdiler.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.