Bir kitaplığa girmeliyim, çok zengin bir kitaplığa; hiçbir işim olmamalı da, herkesin işinde gücünde olduğu bir iş gününde, dışarıdaki pırıl pırıl ilkbahar güneşine inat, kışın avluya lapa lapa kar yağarken, sonbaharda, kafamı ara sıra kaldırıp pencereden, incecikten ağlayan kurşuni gökyüzüne bakarak, kendi başıma, yalnızca kitaplarla baş başa, okumalıyım. Saatlerce, günlerce.
Ciddi bir biçimde matrak mı geçiyorum? Olağanüstü doğrular mı söylüyorum? Şakalar doğrulara mı dönüşüyor? Doğrular iğrenç çocuklar mı? Sürekli bir sorgulama içindeyim: Ne zaman doğruyu söylediğimi, ne zaman söyler gibi yaptığımı bilmiyorum
Reklam
"Uyumayı seviyorum, bir taş olmayı daha da fazla"
1
Yolun karmaşık mimarisiyle benzeşerek yanlışı olanaklı duruma getirecek belirsiz ve melez biçemli eski bir süsün soğuk görünümünü vermek ve anneminkine benzeyen insan yüzlü -başarılı kavrulmuş gergin gecikmiş bakımlı rahatsız edilmiş yumuşak hoş yıkılmış markonize olmuş dövülmüş taşa tutulmuş yenilmiş süslenmiş cezalandırılmış- bu etin istek uyandıran iğrençliğini görünmez kılmak ya da en azından fark edilmeyecek duruma getirmek için.
Sayfa 25
Resimleri yaparken, kendim de anlamıyorum, bu, onların hiçbir anlamı yok demek değildir: tersine, anlamları, mantıksal sezgiyle kavranamayacak kadar derin, karmaşık, tutarlı, istem dışıdır
Reklam
25 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.